ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı yüksek gümrük vergileri sonrasında yürütülen müzakere süreciyle, ABD ve AB bir çerçeve ticaret anlaşması üzerinde uzlaşıya vardı. Ancak AB üyesi ülkeleri ticari konularda temsil eden AB Komisyonu, ABD ile müzakerelerde İngiltere’nin seviyesi olan yüzde 10’u yakalayacağını ummasına rağmen bunu başaramadı.
- ABD ve AB’den ticaret anlaşması
- Fransa Başbakanı Bayrou, AB-ABD ticaret anlaşmasının yapıldığı günü “kara gün” olarak niteledi
- Beyaz Saray, ABD ile AB arasındaki ticaret anlaşmasının detaylarını açıkladı
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Tarife geriliminde uzlaşı sağlanamadığı ve ABD’nin yüzde 30 veya üzerinde bir gümrük vergisi uygulamaya başlamasının karşılıklı ticareti imkansız hale getireceği için AB geri adım atmak zorunda kaldı.
Trump, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bu hafta sonu yaptığı görüşmenin ardından, AB ile ticaret anlaşması görüşmelerini tamamladıklarını ve AB ürünlerine yüzde 15 tarife uygulayacaklarını açıkladı.
AB’nin, ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünü almayı kabul ettiğini söyleyen Trump, AB’nin ayrıca ABD’de 600 milyar dolardan fazla yatırım yapacağını dile getirdi.
Trump, AB ülkelerinin ABD ürünlerine gümrük tarifesi uygulamamayı kabul ettiklerini belirterek, AB pazarının ABD ürünlerine tamamen açılacağına işaret etti.
“En büyük ihracat pazarımıza erişim sağlıyoruz”
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Trump’la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Bugün bu anlaşmayla işletmelerimiz için daha fazla öngörülebilirlik sağlıyoruz. Bu, çalkantılı dönemde şirketlerimizin planlama ve yatırım yapabilmesi için gerekli. Gümrük vergisi indirimi sağlıyoruz. Bu, şirketlerimizin karlılığı üzerinde açık bir etki yaratacak. Bu anlaşmayla en büyük ihracat pazarımıza erişimimizi güvence altına alıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Belirlenen yüzde 15 oranına nereden gelindiğinin unutulmaması gerektiğine işaret eden von der Leyen, anlaşma olmaması durumunda otomobil üreticilerinin ABD’ye yüzde 27,5 gümrük vergisi ödemesi gerekeceğini, bu oranın anlaşma sayesinde yüzde 15’e indiğini belirtti.
Von der Leyen, anlaşmayı, “Yüzde 15 azımsanacak bir rakam değil ancak elde edebileceğimizin en iyisiydi.” ifadesiyle savundu.
ABD lehine anlaşma
ABD lehine sonuçlandığı düşünülen anlaşma kapsamında, AB, ABD’ye otomobiller ve otomobil parçaları, ilaçlar ve yarı iletkenler de dahil olmak üzere yüzde 15 gümrük vergisi ödemeyi, gelecek 3 yıl boyunca 750 milyar dolarlık enerji ürünü almayı ve 600 milyar dolarlık yatırım yapmayı taahhüt etti.
Küresel ticaretin iki büyük aktörünün tarifeler konusunda uzlaşmasının piyasaları istikrara kavuşturduğu düşünülmesine rağmen, AB’nin “ABD tarafına teslim olduğu” ve “bağımsız hareket edemediği” değerlendirmeleri de yapıldı.
Fransa ve Macaristan, AB ve anlaşmaya en katı eleştirileri yönelten ülkeler oldu. Bu ülkelerin liderleri, yapılan anlaşmayı sert biçimde eleştirerek müzakereleri başarısız buldu. AB’nin başat ekonomisi Almanya’daki yetkililer ise anlaşmanın ticaretin devamı için uygun olduğu görüşünü taşıdı.
“Anlaşmazlıktan iyidir”
Londra merkezli ekonomi kuruluşu Capital Economics’in, AB-ABD ticaret anlaşması sonrası yayımladığı “Kötü bir anlaşma, hiç anlaşma olmamasından neredeyse daha iyidir” başlıklı analizine göre, Trump ve von der Leyen tarafından onaylanan anlaşmanın ABD’nin AB’den ithalata uyguladığı ortalama gümrük vergisi yüzde 1,2’den yüzde 17’ye yükselecek.
Yeni gümrük vergileri sonrasında AB’nin GSYH’sinin yüzde 0,5 azaltacağı öngörülürken, analizde bunun önceki tahminlerden daha olumsuz olduğu ancak anlaşmayla “çok daha kötü bir sonucun önlendiği ve yakın vadede belirsizliğin de azalacağı” kaydedildi.
Deutsche Bank’ın “AB-ABD ticaret anlaşması: Anlamı nedir?” başlıklı piyasa notunda da açıklanan gümrük vergilerinin doğrudan maliyetinin GSYH’nin yaklaşık yüzde 0,5’ine karşılık geldiği hesaplandı ve ABD’ye yapılacak 600 milyar dolar yatırımın AB açısından yüksek maliyetler doğurabileceği bildirildi.
Otomobillere etkisi
Anlaşma ile AB otomobil üreticileri, Japonya ile yapılan anlaşmayla benzer biçimde yüzde 15 tarifeyle karşılaşacak. Buna karşılık, AB tarafı ABD’ye yönelik otomobil gümrük vergilerini yüzde 10’dan sıfıra indirecek.
Söz konusu tarifeler nedeniyle Avrupa’da üretilen otomobiller ABD’de daha pahalı bir hal alacak. Bu zaten elektrikli otomobil dönüşümünde geride kalmış olan ve rakiplerini yakalamaya çabalayan Avrupa’daki otomobil şirketlerine milyarlarca dolara mal olması bekleniyor. ABD otomobillerinin AB piyasasına erişimi ise daha da artmış olacak.
Brüksel merkezli Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), anlaşmanın ardından ticari gerginliğin azaltılmasını desteklediklerini açıkladı.
“Anlaşma, son aylarda transatlantik ticaret ilişkilerini çevreleyen yoğun belirsizliği hafifletme yolunda önemli bir adım atıyor.” ifadesi yer alan açıklamada, ACEA’nın gelişmeyi prensipte memnuniyetle karşıladığı, ancak Avrupa’nın araç üretimi üzerindeki etkilerini de değerlendirileceği belirtildi.
Alman Otomotiv Sanayi Derneğinden (VDA) de anlaşma sonrası yapılan değerlendirmede, ABD ve AB’nin “Atlantik ötesi bir ticaret anlaşmazlığını” önleyecek bir uzlaşıya varmasının temel olarak olumlu bulunduğu bildirilerek, “Otomotiv ürünleri de dahil olmak üzere yüzde 15’lik ABD gümrük vergisi, Alman otomotiv endüstrisine yıllık milyarlarca avroya mal olacak ve dönüşüm sürecinde bu sektöre yük getirecektir.” ifadesi yer aldı.
Açıklamada, AB’nin yatırımcılar ve şirketler için Avrupa’daki koşulları uluslararası düzeyde rekabetçi hale getirmesi gerektiği kaydedilirken, gümrük vergisi anlaşmazlığı nedeniyle bozulmuş ve kısıtlanmış olan otomotiv tedarik zincirlerinin yeniden sorunsuz bir şekilde çalışmasının büyük önem taşıdığına işaret edildi.
Enerji ürünü alımları
Yapılan çerçeve ticaret anlaşmasının önemli bir unsurunu da enerji oluşturuyor. AB, ABD’den gelecek 3 yıl boyunca yılda 250 milyar dolarlık petrol, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve nükleer yakıt gibi çeşitli, enerji ürünleri almayı taahhüt etti.
Bu durumda ABD’deki petrol ve gaz firmalarının sevkiyatlarını Avrupa rotalarına çevireceği ve bunun sonucunda önemli bir kazanç sağlayacakları öngörülüyor.
AB, 2024’te toplam 375,9 milyar avroluk enerji ürünü ithal etti. AB, ABD’nin geçen yıl petrol ve LNG ithalatında ilk sırada yer alıyordu. AB petrolünün yüzde 16,1’ini, LNG’sinin de yüzde 45,3’ünü ABD’den aldı. Anlaşma ile bu miktarların artması bekleniyor.
Trump’ın karşılıklılık esaslı tarifeleriyle anlaşmaya giden süreç
ABD’de Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından özellikle ticaret alanında çok sert bir tutum sergileyeceği ve ülkesini önceleyen korumacı politikalara odaklanacağı biliniyordu.
Seçim kampanyası döneminde bile AB ülkelerinin ABD ile ticaret fazlası vermesinden rahatsızlığını sert biçimde dile getiren Trump, Avrupa ürünlerine yüksek seviyelerde gümrük vergisi uygulayabileceğini açıklamıştı.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde de ciddi sıkıntılar yaşayan AB, yeni dönemde ilişkilerin bozulacağına ve ciddi ticari sürtüşmeler yaşanacağına kesin gözüyle bakıyordu.
Yıllık 1,5 trilyon avroyu aşan toplam hacimle dünyanın en büyük ikili ticaret ve yatırım ilişkisine sahip olan AB ve ABD ilişkileri, Trump’ın yeni döneminde açıkladığı tarifelerle zedelenmişti.
ABD, AB menşeli çelik ve alüminyuma yüzde 50, Avrupa otomobil ve parçalarına da mevcut yüzde 2,5’in üzerine yüzde 25 yeni tarife uygulamaya almıştı. Karşılıklı tarifeler olarak nitelendirilen ve diğer ülkelere mütekabiliyet esasına dayalı gümrük vergileri kapsamında Trump, yakın müttefiklerinin aksine AB’ye yüzde 30’luk yüksek bir oran belirlemişti.
Söz konusu tarife seviyesi İngiltere için yüzde 10, Japonya için ise müzakere sonucunda yüzde 15 olurken, Trump’ın AB ile masaya yüzde 30’la oturması rahatsızlığa neden olmuştu.
Trump’ın Avrupa’ya karşı sert üslubu ve katı söylemleri ilişkilerin gerilmesine neden olurken, AB süreci nasıl ilerleteceğini ve ABD ile nasıl müzakere edeceğini belirlemeye çalıştığı bir dönem geçirmişti.
AB ülkeleri, Trump’ın AB’ye yönelik ticaret politikasına karşı ortak pozisyon belirlemek için uzun toplantılar yapmak zorunda kalmıştı.