ABD Dışişleri Bakanlığı, nükleer anlaşmaya ilişkin dolaylı görüşmeler sürerken Washington’un İran’a yönelik yaptırımları genişlettiğini açıkladı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Dışişleri Bakanlığı, İran’ın 2004 öncesi nükleer silah programının doğrudan halefi olan ve Amad Projesi olarak da bilinen, Farsça kısaltmasıyla SPND olarak anılan İran Savunma İnovasyon ve Araştırma Örgütü ile bağlantılı üç İran vatandaşı ve bir İranlı kuruluşa yaptırım uyguluyor” ifadelerini kullandı.
Neler olmuştu?
İran ve ABD arasındaki görüşmelerin dördüncü turu Pazar günü gerçekleşmişti. Bu tur, tarafların İran’ın nükleer programına ilişkin diyaloglarının başlamasından bir ay sonra ve Muskat tarafından düzenlenen bu istişare serisindeki en uzun aranın ardından, iki haftalık bir aradan sonra yapılmıştı.
Tahran ve Washington arasındaki dolaylı görüşmelerin birinci ve üçüncü turu sırasıyla 12 ve 26 Nisan tarihlerinde Umman’da, ikinci turu ise 19 Nisan’da Roma’da yapılmıştı. İki ülke arasında uzun süredir durmuş olan görüşmelerin yeni turu, ABD Başkanı Donald Trump’ın Mart ayı başında İran Dini Lideri Ali Hamaney’e bir mektup yazarak hem İslam Cumhuriyeti’nin nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma teklif etmesi hem de diplomatik çabaların başarısız olması halinde askeri bir karşılık verme tehdidinde bulunmasının ardından başlamıştı. İran, ABD ile doğrudan görüşme olasılığını reddetmiş, ancak dolaylı diyaloğu kabul etmişti.
İngiltere, Almanya, Çin, Rusya, ABD, Fransa ve İran arasında on yıl önce imzalanan nükleer anlaşma, İran’ın nükleer programını sınırlandırması karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.
ABD, Donald Trump’ın önceki başkanlık döneminde, Mayıs 2018’de Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan çekilmiş ve Tahran’a yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe koymuştu. İran, buna karşılık olarak, anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini aşamalı olarak azaltacağını açıklayarak özellikle nükleer araştırmalar ile uranyum zenginleştirme seviyesindeki sınırlamalardan vazgeçtiğini bildirmişti.
Anlaşmanın yürürlük süresi, onu onaylayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararının geçerliliğini yitirmesiyle birlikte, 18 Ekim’de fiilen sona erecek.