ABD-Venezüella Geriliminde Son Durum: ‘Telefon’ Iddiaları Ve Beyaz Saray’da Toplantı

Trump’ın Maduro’ya telefonda ‘ülkeyi terk et’ çağrısı yaptığı ve geçen hafta verdiği süre dolunca ‘hava sahası kapalı’ açıklamasını yaptığı iddia edilirken, Maduro, Caracas’ta ‘Köle barışı istemiyoruz’ dedi. Tekne saldırılarından birinden sağ kurtulanların ikinci bir saldırıyla vurulmaları ise ABD yönetimine ‘savaş suçu’ suçlamalarını getirebilir.

ABD, operasyonları resmi olarak uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele amacıyla yaptığını savunurken, gerilim son bir haftada giderek tırmanmaya başladı.

Amerikan basınında yer alan haberlere göre, 21 Kasım’da ABD Başkanı Donald Trump, Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Donald Trump’ın, Venezüella lideri Nicolas Maduro’ya ‘ailesiyle birlikte güvenli bir şekilde ülkeyi terk etmesi seçeneğini’ sunduğu ve Maduro’ya geçen hafta cuma gününe kadar ‘süre verdiği’ iddia edildi.

Ancak Venezüella lideri teklifi reddetti ve ülkede kalmaya devam etti. Bu adım, Batı basınına göre, ‘Trump yönetiminin Maduro üzerindeki baskısını artırma stratejisi açısından kritik bir dönemeç’ olarak görülüyor.

© SputnikABD-Venezüella Gerilimi Zaman Çizelgesi (Sputnik İnfografik)

ABD-Venezüella Gerilimi Zaman Çizelgesi (Sputnik İnfografik) - Sputnik Türkiye, 1920, 02.12.2025

ABD-Venezüella Gerilimi Zaman Çizelgesi (Sputnik İnfografik)
© Sputnik

Maduro kararlılığını sürdürüyor

Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, 1 Aralık’ta Caracas’ta binlerce destekçinin önünde düzenlenen açık hava mitinginde “Köle barışı istemiyoruz, kolonilerin barışını da istemiyoruz” dedi.

Daha önce ABD’nin ülkeden ayrılması için baskı yaptığı iddia edilen Maduro, çağrılara kulak asmadan ülkesinde kalmaya devam ediyor.

Oval ofiste ‘strateji’ toplantısı

Trump, dün Oval Ofis’teki üst düzey ulusal güvenlik yetkilileriyle bir araya gelerek Venezüella ile ilgili stratejiyi gözden geçirdi. Ancak ülke içi politik baskılar ve Washington’daki tartışmalar, ABD’nin Venezüella’daki hamlelerini giderek karmaşık hale getiriyor.

‘Savaş suçu olabilir’

Trump’ın muhalifleri, eylül ayında Karayipler’de düzenlenen tekne saldırısında hayatta kalan mürettebatın öldürülmesinin olası bir savaş suçu olabileceğini savunuyor. Öne çıkan bazı Cumhuriyetçiler de yönetimi sorgulama kararı aldı.

Savunma Bakanı Pete Hegseth ve ABD Özel Operasyonlar Komutanı Amiral Frank Bradley, Eylül 2 saldırısı sonrası ikinci atak için yetkili olduklarını belirtse de olay, hem ABD iç hukukunda hem de uluslararası hukukta ciddi soru işaretleri doğurdu.

Askeri yığınağın sınırları

ABD’nin Karayipler’deki askeri varlığı, USS Gerald R. Ford uçak gemisi ve beraberindeki filo ile B-52 bombardıman uçaklarını kapsıyor.

Bölgede 15 binden fazla asker ve bir düzineden fazla savaş gemisi bulunuyor. Eylül’den bu yana Karayipler ve Pasifik’te ‘uyuşturucu taşıdığı’ iddia edilen teknelere yönelik en az 21 saldırı düzenlendi ve 83 kişi öldü.

Sputnik Türkiye.