Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, yarın Avrupa Parlamentosunda (AP) yapılacak oylamada güven tazelemesi beklenirken, hakkında verilen gensoru, von der Leyen’in yönetiminden hoşnutsuz kesimlerin arttığını gösterdi.
AB’nin en etkili yönetici pozisyonunu elinde tutan, yürütme organı Komisyon’a başkanlık eden von der Leyen, beklenmedik bir siyasi krizle karşılaştı.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Haziran 2024’te yapılan seçimlerin ardından ikinci kez bu görevi üstlenen von der Leyen, görevde 5. yılını doldurmaya yaklaşırken yarın AP’de bir sınav verecek.
Gensorunun ana gerekçesi olarak “Pfizergate” skandalı gösteriliyor
Von der Leyen hakkında gensoru önergesini veren, Rumen milletvekili Gheorghe Piperea, ana gerekçe olarak “Pfizergate” ismi verilen skandalı gösteriyor.
Piperea’ya göre, von der Leyen’in Kovid-19 salgını için aşı temini görüşmeleri sırasında Pfizer Üst Yöneticisi (CEO) Albert Bourla’yla arasındaki telefon mesajlaşmalarının içeriğini AB’nin en üst mahkemesinin kararına rağmen açıklamayı reddetmesi, yolsuzluk şüphesi uyandırıyor.
Rumen vekil, AA’ya daha önce bu konuda yaptığı açıklamada, bazı üye ülkelerde Brüksel tarafından ulusal seçimlere müdahale edildiği, kamu harcamalarında usulsüzlük yapıldığı, önemli kararlarda AP’nin devre dışı bırakılarak demokratik sürecin baltalandığını iddia etmişti.
Piperea daha da ileri giderek von der Leyen yönetimindeki Komisyonun Avrupa Birliği’ni Sovyetler Birliği’ne dönüştürme yolunda olduğunu ima etmişti.
Yarın yapılacak oylama öncesinde Strazburg’da yaz dönemi öncesindeki son toplantılar için bir araya gelen AP Genel Kurulu, gündeminin ilk sırasına gensoruyu aldı.
Von der Leyen, Piperea’nın iddialarını sert sözlerle yalanladı
7 Temmuz akşamı yapılan oturumda söz alan Piperea, von der Leyen’e bizzat hitap ederek iddialarını tekrarladı.
Kürsüden ayrılırken von der Leyen’e selam verse de Alman siyasetçi buna karşılık vermedi, kürsüye çıkarak Piperea’nın iddialarını sert sözlerle yalanladı.
Von der Leyen, gensoru önergesinin içeriğinin, “aşırılık yanlılarının en eski oyun kitabından alındığını, toplumu kutuplaştırdığını, demokrasiye olan güveni aşındırdığını” savundu.
Pfizer CEO’su ile arasındaki telefon mesajlaşmalarıyla ilgili önergede yer alan iddiaları “çürütülmüş komplo teorileri” olarak niteleyen von der Leyen, aşı anlaşmalarının Komisyon ve üye ülkeler tarafından birlikte yürütüldüğünü, tüm ülkelerin sözleşmeler, fiyatlar ve miktarlar hakkında bilgisi olduğunu, bunun tersine yönelik iddiaların ise “yalan” olduğunu söyledi.
Von der Leyen, hakkındaki gensoru önergesine imza atan milletvekilleriyle ilgili, “Bunlar, aşı karşıtlarından (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin savunucularına kadar komplolarla beslenen hareketlerdir. Ne demek istediğimi anlamak için bu önergenin imzacılarından birkaçına bakmanız yeterli.” ifadelerini kullandı.
AB Komisyonu Başkanı, “Kurumlarımız arasında, bu Meclis’teki Avrupa yanlısı, demokrasi yanlısı güçler arasına nifak sokmak için yapılan bir başka kaba girişim. Buna asla izin veremeyiz ve asla vermeyeceğiz.” diye konuştu.
Sonuç beklenmiyor
7 Temmuz’daki oturumda yapılan tartışmada AP’nin sekiz siyasi grubundan bazıları oylama öncesinde pozisyonlarını açıkça ortaya koyarken, diğerlerinin tutumu daha belirsiz kaldı. Bazı vekillerin siyasi gruplarının pozisyonundan farklı düşüncede olması da dikkati çekti.
Von der Leyen’in siyasi gücü olan Avrupa Halk Partisi (EPP) onun tamamen arkasında duracağını, grubun Başkanı Manfred Weber, “Oy birliğiyle aleyhte oy kullanacağız.” sözleriyle belli etti.
Alman siyasetçinin ikinci kez görevi üstlenmesi için destek veren merkez sağ gruplar Sosyalistler ve Demokratlar (S&D), Renew Europe (Avrupa’yı Yenile) ve Yeşiller grupları da güvensizlik oyu vermeyeceklerini beyan ettiler.
Ancak bu grup mensubu vekillerden birçoğu, von der Leyen’i sağ kanat partilerle anlaşma yapmak, başta “Yeşil Anlaşma” olmak üzere önemli politika dosyalarını görmezden gelmek ve Komisyonu “aşırı merkezi ve şeffaf olmayan” bir çalışma tarzıyla yönetmekle eleştirdi.
Sol Grup da önergeye “sağcı aşırılık yanlıları tarafından bir araç olarak kullanılmasını reddetme” amacıyla karşı çıkacağını bildirdi.
Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR) üyelerinden bazıları von der Leyen’in aleyhinde oy kullanacağını, bazıları ise bunu yapmayacağını açıkladı.
Aşırı sağcı gruplar Avrupa’nın Vatanseverleri (PfE) ile Egemen Ulusların Avrupası (ESN) ise Komisyon’un istifa etmesini talep ederek önerge lehine oy kullanacak.
Aleyhte bir karar çıkması için 720 milletvekilinin üçte ikisine karşılık gelen 480’inin önergeyi desteklemesi gerekiyor.
Önerge, 79 imzayla Genel Kurulun gündemine girmişti.
Dolayısıyla von der Leyen’in bu krizin üstesinden geleceğine kesin gözle bakılıyor.
Sembolik oylama
Brüksel’in önde gelen düşünce kuruluşu Avrupa Siyaseti Çalışmaları Merkezi’nin (CEPS) AB kurumlarının işleyişi üzerine uzmanlaşan analistlerinden Sophia Russack, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, gensoru ve güvensizlik oylamasının olağan bir prosedür olduğunu ve AB tarihinde bunun örneğinin çok olduğunu söyledi.
Russack, von der Leyen’in yönetiminden hoşnut olmadığını ancak önergenin ana gerekçesi olan Kovid-19 aşılarının gerektiği zamanda AB vatandaşlarına sağlanmış olması yönüyle Komisyonun istifasını gerektirecek bir unsur olmadığını belirtti.
Oylamanın sembolik değerde olduğunu ifade eden Russack, “Görüş belirtmek, protesto etmek ve muhalif sesleri duyurmaya hizmet ediyor. Başarılı olması imkansız çünkü eşik çok yüksek. ABD Kongresi’ndeki gibi bir azil süreci gibi görülmüyor.” diye konuştu.
– Sadece bir Başkan istifa etti
AP üyeleri tarafından AB Komisyonu Başkanını devirmek için daha önce 9 girişimde bulunuldu ancak bunlardan hiçbiri başarılı olamadı.
En son girişim Kasım 2014’te eski Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker liderliğindeki Komisyon’a karşı gerçekleşti. Ülkenin vergi rejimini ifşa eden “Lüksemburg Sızıntıları” adı verilen mali skandalın ardından verilen güvensizlik önergesine dair yapılan oylamada 670 milletvekilinden sadece 101’i lehte oy kullandı ve gerekli eşiğe ulaşılamadı.
Mart 1999’da yine bir diğer eski Lüksemburg Başbakanı Jacques Santer liderliğindeki Komisyon ise yolsuzluk iddialarının ardından AP’deki oylamayı beklemeden kendi inisiyatifiyle istifa ederek resmi oylamayı engelledi.