Aile ve Sosyal Hizmetler yöneticisi, kendisine “anne” diyen minik Şerif’e koruyucu aile oldu

Niğde Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevine 20 Mayıs Pazartesi günü başlayan Hilal Ünal’ın hayatı, Malatya’da yöneticilik yaptığı dönemde çocuk evlerinde kalan küçük Şerif’i tanımasıyla değişti.

Çocuk evlerini ziyaretinde tanıştığı Şerif’in konuşmaya yeni başladığı dönemde kendisine sarılarak “anne” demesinden etkilenen Ünal, aralarındaki iletişimin daha da güçlenmesiyle koruyucu aile olmaya karar verdi.

Gerekli başvuruları yaptıktan sonra 2,5 yaşındaki Şerif’in koruyucu annesi olan Ünal, yaklaşık 1,5 yıldır Şerif ile yaşıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinde 13 yıldır görev yapan Ünal, AA muhabirine, sürekli dezavantajlı insanlarla olduğunu, onlara yardım için devletin bütün imkanlarını seferber ettiklerini söyledi.

Yaşadıkları duygusal zorluklarda çocuk evlerine giderek orada kalan çocuklarla oynadıklarını, onların güzel, sınırsız ve koşulsuz sevgisini hissedip rahatladıklarını belirten Ünal, çocuk evlerinin kendileri için adeta rehabilitasyon merkezi olduğunu anlattı.

Ünal, görevinin ilk yıllarında gönüllü ailelik yaptığına işaret ederek, şunları kaydetti:

“O zaman ortaokula giden bir kızım vardı. Şu anda üniversiteyi bitirdi ve işe yerleşti. Daha sonra Şerif ile karşılaştık. Kendisi geldi, kucağıma oturdu. Çok bunaldığım bir günde üzerimden çok büyük bir yükü kaldırıp bütün mutluluğunu, enerjisini bana verdi ve beni işe öyle yolladı. Daha sonraki süreçte Şerif’in kaldığı yaşam evindeki bütün çocuklara gönüllü olarak gidip gelmeye başladım. Bayramda bayramlaşmaya başladım. Bizim kurumlarda çalışıyorsanız aileniz hizmet alanlarınız olduğu için hiçbir bayramınızı önce kendi ailenizle yapmazsınız. Önce gerçek aileniz olan hizmet alanlarınızla yaparsınız, sonra biyolojik ailenizin yanına gelir ve onlarla devam edersiniz bayrama çünkü hayatınızda öncelik onlar haline gelir her zaman.”

Zaman içerisinde Şerif ile iletişiminin güçlendiğini dile getiren Ünal, Şerif’in 2,5 yaşında konuştuğunu ve kendisine sarılarak “anne” dediğini söyledi.

Ünal, bu durumun kendisini çok etkilediğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Oğlum çok zor bir çocuktu. Girişkenliği olmayan, iletişim kurmaktan çok zevk almayan bir çocuktu. Aslında alırken endişelerim vardı ‘Başa çıkabilir miyim, ben evli değilim ve tek ebeveynim, baba rolü modelimiz yok, bu süreci rahat aşabilir miyiz’ diye. Ailemle görüştüm, anne ve babamla yaşıyordum. Ablalarımla yeğenlerimle görüştüm çünkü ben onlara bir teyzeden çok anne rolündeydim. Hepsi aldığım karar için beni destekledi ve bir kuzenleri daha olacağı için çok mutlu oldular. İlk başta onlarda da farklı tedirginlikler vardı çünkü koruyucu ailelerin hepsinde şu tedirginliği yaşıyoruz, ‘Ya çocuğu bizden alırlarsa’ ama onlara tek söylediğim şey, ‘Peki ya almazlarsa? O çocuğun benimle geçireceği bir günse bir gün, beş günse beş gün, o mutluluğu ondan mahrum etmemeliyim.’ Belki 18 yaşına kadar kalacak. Belki hep kalacak. Belki bir yıl sonra benden alınacak, öz ailesinin şartları düzeldiğinde iyileştiğinde gidebilecek ama benimle yaşadığı süre onun hafızasında hep mutlu ve güzel olarak kalacak ve ben hep kendimi rahat hissedeceğim. ‘Evet, ben oğlumla yaşadım ve ona bu güzellikleri yaşattım. Bu süreci en azından soru işaretiyle geçirmedim’ diyebileceğim. Bu açıklamanın üstüne ailem de kabul etti ve beraber yaşamaya başladık.”

Çocuklar koşulsuz sevgiyi asla geri çevirmiyor

Her koruyucu ailedeki gibi yaklaşık 5 ay süren görüşmeler ve incelemeler yapıldığını anlatan Ünal, dosyasının hazırlanmasıyla Şerif’in koruyucu ailesi olduğunu belirtti.

Ünal, önceden hayatının merkezine hep kendini koyduğunu ancak Şerif’ten sonra bu durumun değiştiğini dile getirerek, şunları söyledi:

“Canım o anda ne istiyorsa hemen onu yapardım. 4 kız kardeşiz ve en küçük benim. Tabaktaki son lokma hep benimdi. O son dilim muz, son çilek hep benimdi. Şerif’ten sonra hayatımdaki önceliklerim değişti. Artık bir anneyim ve önceliğim oğlum. Şimdi tabaktaki o son muz, son çilek her zaman Şerif’in. Aileye girdiğinden itibaren oğlum o kadar sosyalleşti ki o ilk aldığım günlerden, ilk aylardan hiçbir eser yok. Oğlum çok kısa sürede adapte oldu çünkü sizin ona verdiğiniz her şeyi alıyor ve bir çocuk sizin ona verdiğiniz koşulsuz sevgiyi asla geri çevirmiyor. Hayatımda iş odaklıydım. Hala işim çok kıymetli ama söz konusu oğlumsa işi hemen ikinci plana atabiliyorum.”

Çocuklar ilaç gibi geliyor

Şerif ile güzel bir uyum yakaladıklarına dikkati çeken Ünal, birlikte doğada güzel vakit geçirdiklerini ve kamp yaptıklarını anlattı.

Ünal, Şerif’ten çok şey öğrendiğini ve onun hayatına dokunduğunu vurgulayarak, “Biz hep ailelerimize ‘size ilaç gibi gelecek’ diyorduk. Onlara da hep ‘biz ona ilaç olacağız’ diyordu. Gerçekten onlar bize ilaç oluyor. Yani hayatınıza o kadar güzel dokunuyorlar ki sizin o negatifliğinizi, gelecek kaygınızı belki bir yerde mutsuzluğunuzu, hepsini unutturuyor. Çok mu sıkıldınız, çok mu strese girdiniz, oturup ağlıyor musunuz, gelip sarılıyor, ‘anneciğim ağlama’ diyor. Bu size yetiyor. Bütün desteklerden daha kıymetli.” ifadelerini kullandı.

Her çocuğun bir evi olması gerektiğini vurgulayan Ünal, vatandaşlardan bu konuda hassasiyet göstermelerini istedi.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.