Türkiye-ABD ilişkilerine Biden döneminde ivme kazandıracak anahtar: Diyalog ve diplomasi

Sınamalı bir dönemden geçen ikili ilişkiler, ABD’de yeni başkanlık dönemiyle yeni bir eşikte konumlandı. Biden döneminde iki ülkenin, görüş ayrılıklarını çözmek ve mevcut fırsatları daha iyi değerlendirmek için her düzeyde yakın ve sonuç odaklı diyalog içinde olmasının, ilişkilere olumlu ivme kazandırması öngörülüyor.

ABD’nin önceki Başkanı Donald Trump’ın 4 yıllık görev sürecinde iki ülke liderleri iyi ilişkiler kurmuş olsa da ABD bürokrasisi ve Kongresinin etkisiyle Türkiye-ABD ilişkilerinde çalkantılı günler yaşandı, ilişkilerin temelini zedeleyen çeşitli sorunlar çözüme kavuşturulamadı.

Biden yönetimini Türkiye’yle ilgili bekleyen dosyaların başında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in iadesi ile Pentagon’un terör örgütü YPG/PKK’ya desteği geliyor. Öte yandan Türkiye’ye yönelik S-400 yaptırımları ve Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılması da ilişkilere dair yeni yönetimin önünde çözüm bekleyen başlıca sorunlar olarak sıralanıyor.

ABD’den, ilişkileri gölgeleyen bazı olumsuz unsurların gündemden kalkacağı bir dönem bekleyen Türkiye, her düzeyde sürdürülecek diyalog ve temaslarla ilişkilerin daha olumlu atmosfere taşınmasından yana.

Ankara’nın Biden yönetiminden beklentisi, Türkiye ile görüş ayrılıklarında yaptırım ve tehdit diline başvurulmaması, köklü müttefiklik ilişkilerine yaraşır şekilde iki ülke kurumları arasında diyalog ve diplomasi kanallarının işletilmesi.

Küresel ve bölgesel gelişmelerle ilgili olarak ise Türkiye, yeni dönemde de ABD ile istişare ve eşgüdüm içinde hareket edilmesinde fayda görüyor.

Türkiye’nin ABD’den başlıca beklentileri, FETÖ’ye karşı adım atması, YPG/PKK ile ortaklığını sonlandırması, yaptırım ve tehdit dilini bir kenara bırakması, Türkiye’yi S-400 almaya mecbur kılan sebeplere odaklanması ve bu konuyu Türkiye’nin F-35 programına katılımıyla ve CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımlarıyla ilişkilendirmeye son vermesi, yaptırımları kaldırması olarak sıralanabilir.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ABD’de 3 Kasım 2020’de yapılan seçimlerin ardından 24 Kasım 2020’de TBMM’deki bütçe görüşmelerinde sarf ettiği, “ABD’de seçimler yapıldı. İlişkilerimizi iki ülkenin de stratejik çıkarına olacak şekilde tekrar olumlu bir mecraya sokmak için gereken çabayı göstereceğiz.” sözleri, Türkiye’nin ABD’deki yeni yönetimle ilişkileri daha sağlıklı bir şekilde yürütmeye hazır olduğunun işareti oldu.

İlişkileri zehirleyen başlıca sorun: FETÖ

ABD’nin, FETÖ için serbest bir hareket alanı olmaya devam etmesi, ilişkilerdeki en büyük düğümlerden biri oldu.

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimiyle açıkça gözler önüne serilen faaliyetleri ve Türkiye’nin, ABD’den FETÖ’ye karşı net bir tutum takınması talebi, iki ülke arasındaki tüm temaslarda masadaki yerini koruyor.

Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini ısrarla dile getirmesi ve örgütün faaliyetlerine ilişkin delilleri ABD’ye sunması doğrultusunda Trump yönetimi ülkede bulunan FETÖ elebaşına ve örgütün üst düzey mensuplarına yönelik soruşturma başlatılmasına ilişkin bazı adımlar attıysa da bu konuda somut sonuç ortaya çıkmadı.

Son dönemde ülkedeki FETÖ okullarına ceza kesilmesi gibi gelişmeler, örgütün sadece Türkiye için değil, herkes için tehlikeli olduğunun anlaşılmaya başlandığına dair bir işaret olarak okundu. Ancak Ankara’nın Biden yönetiminden beklentisi, FETÖ’yle mücadelede Türkiye’nin yanında samimi ve net bir tutum alması.

ABD’nin terör örgütü YPG/PKK’ya desteği

Türk-Amerikan ilişkilerinde en önemli sorunlardan biri de ABD’nin “DEAŞ ile mücadele”yi öne sürerek Suriye’de YPG/PKK terör örgütüne verdiği destek oldu.

Türkiye, Pentagon ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) Suriye’de terör örgütü YPG/PKK ile kurduğu yakın iş birliğine tepki gösterse de Trump yönetimi bu iş birliğinin sürmesine, örgüte doğrudan silah ve ekipman verilmesine göz yumdu.

ABD’nin terör örgütleriyle iş birliği yapması, PKK’nın bu silahları Türkiye’ye karşı kullanmasıyla oluşan ciddi güvenlik tehdidi, müttefiklik ilişkilerini zedeledi.

Türkiye’nin Biden döneminden beklentilerinin başında, ABD’nin YPG/PKK ile olan angajmanını sonlandırması, terör örgütüne desteğini kesmesi de geliyor.

İlişkilerde S-400 düğümü

Türkiye- ABD ilişkilerinde krize dönüşen en önemli konulardan biri de ABD Kongresinin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almasından duyduğu rahatsızlık oldu.

Aslında Türkiye, Rusya ile masaya oturmadan önce ABD’den Patriot hava savunma sistemi almak istemiş ancak talebine karşılık bulamamıştı. Buna rağmen ABD Kongresi, Türkiye’nin Rusya’dan hava savunma sistemi tedarikine karşı çıktı, S-400’lerin NATO sistemlerine ve F-35’lere yönelik tehdit oluşturduğu iddiasında ısrar etti.

Kongre, 2 Ağustos 2017’de Trump’ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA’nın Türkiye’ye karşı uygulanmasını talep etti. Pentagon da 17 Temmuz 2019’da Kongrenin baskısıyla Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programı ortaklığını askıya aldığını açıkladı. ABD’nin, 14 Aralık 2020’de Türkiye’ye karşı açıkladığı yaptırım kararı da ilişkileri zedeledi.

Ankara’nın Biden yönetiminden konuya ilişkin beklentisi, Türkiye’yi S-400 sistemlerini tedarik etmeye sevk eden koşullara odaklanılması ve bunun üzerinden çözüme gidilmesi yönünde.

Türkiye, S-400’lerin NATO sistemleri bakımından zafiyet yaratacağına dair iddialar karşısında daha önce yaptığı, NATO’nun da katılacağı teknik bir çalışma grubu kurulması teklifinin de değerlendirilmesini istiyor.

ABD’nin yaptırım ve tehdit dili

Türkiye, ABD’nin yeni döneminden, ülkenin yaptırım ve tehdit dilini önceleyen tutumunu değiştirmesini de bekliyor.

ABD’nin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 tedarikini, F-35 programıyla ilişkilendirerek Türkiye’nin program ortaklığını askıya alması ve CAATSA yaptırımlarını devreye sokması, ilişkilerin seyrini olumsuz yöne çeken konuların başında geliyor.

Türkiye, ABD’nin aralık ayındaki “tek taraflı yaptırımlar içeren kararını” kınadı ve reddetti, yaptırım kararının hukuki ve siyasi açıdan yanlış olduğunu bildirdi ve bunu egemenlik haklarına saldırı olarak niteledi.

Bu çerçevede Ankara’nın Biden döneminden beklentisi, ilişkilerin yaptırım ve dayatmaların gölgesinde değil, müttefikliğe yakışır şekilde diyalog ve diplomasi yoluyla ilerlemesi, yaptırımların tamamen kaldırılması yönünde.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.