Avrupa Birliği’nin ABD’den Enerji Ithalatı, Imzalanan Yeni Anlaşmayla 2,5 Kat Artacak

AB, enerjide Rusya’dan uzaklaşma politikasını uygulamayı sürdürürken, eksenini ABD’ye kaydırıyor.

Halihazırda yılda yaklaşık 90-100 milyar dolarlık ABD menşeli enerji ürünü ithal eden AB’nin, gelecek 3 yıl boyunca enerji ithalatına yıllık ortalama 250 milyar dolar harcaması bekleniyor. Böylece AB’nin ABD’den yıllık enerji ithalatı, yaklaşık 2,5 katına çıkmış olacak.

Bu rakamlar, AB’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma çabaları kapsamında petrol, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve nükleer yakıt ithalatında öngörülen artışları da kapsıyor.

📲 Artık haberler size gelsin

AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı

🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Mayıs 2022’de açıklanan “REPowerEU” planı kapsamında AB, yıl sonuna kadar Rus doğal gazı ithalatını üçte iki oranında azaltmayı, 2030’dan çok önce ise tam enerji bağımsızlığı sağlamayı hedefliyor.

Bu doğrultuda özellikle ABD’den LNG ithalatı artırılırken, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine yönelik yatırımlar hız kazandı. 2023 itibarıyla Rusya’dan AB’ye boru hattı gaz ihracatı yüzde 80’in üzerinde düşüş gösterdi.

“Avrupa, büyük ölçüde Rus enerjisinden uzaklaşmış durumda”

Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, Rusya-Ukrayna savaşının AB’yi enerji tedarikinde çeşitliliğe yönlendirdiğini belirterek, “Avrupa, büyük ölçüde Rus enerjisinden uzaklaşmış durumda. Ukrayna işgali öncesi AB’nin doğal gaz ithalatında yüzde 40’tan fazla paya sahip olan Rusya’nın bu oranı bugün yüzde 20’nin altına düştü. ABD’den yapılan ithalatlar bu dönüşümde belirleyici oldu. ABD, şu anda AB’nin toplam doğal gaz ithalatının yaklaşık yüzde 20’sini ve LNG ithalatının yarısını karşılıyor.” diye konuştu.

Zandi, AB’nin 750 milyar dolarlık enerji ithalat hedefinin gerçekçiliğine dair soru işaretlerini dile getirerek, “2024’te AB, ABD’den sadece 75 milyar dolarlık enerji ürünü ithal etti. Bunun da yalnızca 15 milyar doları LNG. Hedeflere ulaşmak için ciddi artış gerek.” ifadelerini kullandı.

Bu ölçekteki alım ve yatırımların AB tarafından yönlendirilemeyeceğini öne süren Zandi, “Bu tür harcamaları yönlendirme yetkisi nihayetinde AB’de değil, ulusal hükümetlerde ve hatta özel şirketlerde. AB’nin ABD’ye 600 milyar dolarlık ek yatırım yapacağı yönündeki iddiaların da büyük ölçüde boş bir vaat olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD LNG’si AB ithalatında baskın hale gelecek

Methinks Enerji Güvenliği Uzmanı John Roberts da anlaşmanın ABD-AB enerji işbirliğinde önemli adım olduğunun altını çizdi.

Roberts, “Eğer Avrupa’yı yalnızca AB olarak tanımlar ve Norveç’i bu hesaplamalara dahil etmezsek, ABD LNG’si önümüzdeki dönemde AB’nin LNG ithalatında baskın hale gelecek.” dedi.

LNG’de ABD’nin ağırlığının artacağını ancak Avrupa’nın petrol ihtiyacının büyük bölümünü Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan karşılamaya devam edeceğini ifade eden Roberts, “2024’te Norveç, AB’ye ABD’den iki kat fazla gaz ihraç etti. 124,7 milyar metreküpe karşılık 60,7 milyar metreküpe. Cezayir ise 44,9 milyar metreküp sağladı.” bilgisini paylaştı.

Roberts, Avrupa’nın ABD’ye yönelik yatırım dalgasında Trump yönetiminin fosil yakıtları destekleyen düzenlemelerinin etkili olacağını belirterek, “Öte yandan, ABD’li teknoloji şirketleri de AB’deki yenilenebilir enerji projelerinde kendilerine yer bulmak isteyecek.” ifadesini kullandı.

AB’nin ABD’ye 750 milyar dolarlık yatırım taahhüdünün gerçekleşmesinde hükümetlerin doğrudan etkisinin sınırlı olduğunu vurgulayan Roberts, “Ne AB Komisyonu ne de üye devletler, özel sektörün yurt dışına yatırım yapmasını zorunlu kılamaz. Bu yatırım akışı, büyük ölçüde ABD’nin şirketlere sağlayacağı teşviklere bağlı. Bu taahhüdün, detaylandırılmadan ve onaylanmadan önce bu denli büyük yatırıma dönüşeceğine şüpheyle yaklaşıyorum.” şeklinde konuştu.

Roberts, transatlantik enerji ilişkilerinin uzun vadeli etkisinin yalnızca siyasi iradeye değil, ekonomik gerçekler ve düzenleyici çerçevelere de bağlı olduğunu kaydetti.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.