Bakan Göktaş: Doğurganlık Hızında ülke Tarihinin En Düşük Oranı Olan 1,48 Seviyesine Kadar Geriledik

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, doğurganlık hızının Türkiye tarihinin en düşük oranı olan 1,48 seviyesine kadar gerilediğine dikkati çekerek “Bu rakam, nüfusun kendini yenileme seviyesi olan 2,1’in oldukça altında. Etkili tedbirler alınmazsa 2100 yılına gelindiğinde ülkemizde ortanca yaşın 60’a çıkacağı öngörülüyor.” dedi.

Göktaş, Anadolu Federasyonunca Kızılcahamam’da bir otelde “Tüten Ocak: Ailenin Geleceği” temasıyla düzenlenen 19. Anadolu Buluşmaları programında yaptığı konuşmada, ailenin medeniyetin en kadim, en köklü kurumlarından biri olduğunu söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin

AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı

🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Tarih boyunca toplum bilincinin aile etrafında güçlü bir şekilde örüldüğü zamanların devletin ve milletin en parlak dönemini yaşadığına işaret eden Göktaş, bu nedenle ailenin zayıflamasının ülke istikrarını sarsan büyük bir tehdit olduğunu belirtti.

“Annelik ve babalık rolleri itibarsızlaştırılıyor”

Göktaş, dünyanın büyük değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küreselleşme, kentleşme, dijitalleşme gibi çok boyutlu süreçler, aile kurumunun yapısını, işlevlerini ve değer dünyasını derinden sarsıyor. Şehir yaşamının hızla yaygınlaşması ve teknolojinin hayatımızın merkezine yerleşmesi, bireyleri ve aileleri yeniden şekillendiriyor. Bu hızlı dönüşüm, geleneksel aile değerlerini ve bağlarını, sosyal dayanışma ağlarını zayıflatıyor. Annelik ve babalık rolleri itibarsızlaştırılıyor.”

Dijital platformların aile içi iletişimi zayıflattığına dikkati çeken Göktaş, “İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojik ilerlemeler, dijitalleşme ve cinsiyetsizleştirme, ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümler aile yapısını derinden sarsıyor. Bireyselliği her şeyin önüne koyan yaşam biçimleri, özellikle gençlerimiz arasında yaygınlaşıyor. İnsanlar giderek yalnızlaşıyor. Bu nedenle aileyi güçlendirmek ve aile değerlerimizi koruma hususuna stratejik bir refleksle yaklaşmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.

“Genç nüfus oranında ciddi bir düşüş olduğunu görüyoruz”

Göktaş, üzerinde çalıştıkları bir diğer konunun demografik değişim olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Biz her zaman genç ve dinamik nüfusuyla gurur duyan bir ülke olduk. Ancak son yıllarda, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de genç nüfus oranında ciddi bir düşüş olduğunu görüyoruz. Doğum oranlarında da benzer bir düşüş söz konusu. Doğurganlık hızında ülke tarihinin en düşük oranı olan 1,48 seviyesine kadar geriledik. Bu rakam, nüfusun kendini yenileme seviyesi olan 2,1’in oldukça altında. Etkili tedbirler alınmazsa 2100 yılına gelindiğinde ülkemizde ortanca yaşın 60’a çıkacağı öngörülüyor. Yani nüfusun yarısı 60 yaş ve üstü olacak. Bugün farklı ülkelerde benzer düşüşler nedeniyle ciddi nüfus problemleri yaşanıyor. Eğer biz şimdiden önlem almazsak benzer bir tabloyla yüzleşmemiz kaçınılmaz. Çünkü nüfus meselesi sadece ailelerin çocuk sayısı meselesi değildir. Ekonomik büyümeden sosyal yapıya, üretimden sağlığa kadar her şeyi etkileyen bir milli güvenlik meselesidir.”

Göktaş, evliliklerin azalmasının, boşanma oranlarının artmasının, ailelerin giderek tek ebeveynli bir hale dönüşmesinin, ülkeyi telafisi zor bir noktaya taşıyabileceğini vurgulayan Göktaş, şunları kaydetti:

“Bu mesele, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifadeleriyle, ‘Demografik bir sınamadan öte milletimizin geleceği için adeta varoluşsal bir tehdit niteliğindedir.’ İşte, tüm bu tablo bize tek bir şeyi gösterdi. O da, aileyi korumanın, geleceğimizi güven altına almanın tek yolu olduğudur. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’mızın tensipleriyle 2025 yılını ‘Aile Yılı’ olarak ilan ettik. Ailenin karşı karşıya kaldığı tehditler karşısında ülke çapında bir farkındalık oluşturmak istedik. Amacımız sadece nüfus artışını desteklemek değil, aynı zamanda aile kavramını her yönüyle güçlendirmek. Bu 7 ayda ülkenin dört bir yanında 8 bin 394 etkinlik düzenledik. Eğitimler, seminerler, medya kampanyaları ve saha çalışmaları yaptık.”

Göktaş, aile yapısını korumak ve güçlendirmek için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini, “Aile Yılı” kapsamında açıklanan doğum yardımı ve çocuk destekleri, gençlere yönelik evlilik kredileri gibi teşviklerin buna örnek olduğunu söyledi.

“İş ve aile yaşamının uyumlaştırılması noktasında adımlar atıyoruz”

Bakan Göktaş, geçen yıl 15 Mayıs Uluslararası Aile Günü’nde uygulamaya koydukları “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nın kendileri için yol haritası olduğunu vurgulayarak, bu planın, aileyi merkeze alan ilk eylem planı olması açısından özel bir önem taşıdığını söyledi.

Diğer yandan nüfusa ilişkin politikaları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında bütüncül bir yaklaşımla ele aldıkları Nüfus Politikaları Kurulunu oluşturduklarını hatırlatan Göktaş, bunun yanı sıra sosyal politikalara yön verecek araştırmalar yürütmesi amacıyla Aile Enstitüsünü kurduklarını söyledi.

Göktaş, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması noktasında da adımlar attıklarını, geçen ay yürürlüğe giren memurların yarım zamanlı çalışma hakkına ilişkin düzenlemenin bunun en son örneği olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin, aile odaklı sosyal politikalarıyla uluslararası alanda örnek gösterilen bir ülke haline geldiğini aktaran Göktaş, Bu doğrultuda 22-23 Mayıs’ta Uluslararası Aile Forumu’nu gerçekleştirdiklerini, 26 ülkeden katılan bakan ve üst düzey katılımcılarla, küresel ölçekte yükselen tehditlere karşı aileyi güçlendirecek çözüm önerilerini ele aldıklarını söyledi.

Forumda ortaya koydukları vizyonun sadece Türkiye için değil aile ve nüfusun korunmasını önemseyen tüm ülkeler için ilham kaynağı olacak nitelik taşıdığını vurgulayan Göktaş, şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Cumhurbaşkanı’mızın forumun kapanışında 2026-2035 dönemini ‘Aile ve Nüfus 10 Yılı’ olarak ortaya koyduğu vizyon, ülkemizin bu alandaki kararlılığının ve liderliğinin de açık bir göstergesidir. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, demografik dayanıklılığımızı güçlendirmek ve nesiller arası dayanışmayı artırmak için çalışacağız. Bu yolculuğa ‘Ailemiz geleceğimiz’ diyerek çıktık. Bugün gerçekleştirilen Anadolu Buluşmaları da bu çabanın kıymetli bir parçasıdır. Bu anlamda bu buluşmayı, büyük bir aile buluşması olarak gördüğümüzü bir kere daha yinelemek isterim.”

“Aileyi ele almak bu sürecin en önemli kazanımıdır”

Anadolu Federasyonu Başkanı Turgay Aldemir da insanın kendi başına bir varlık olmadığını, çevresiyle, coğrafyasıyla var olduğunu ve buna göre şekillendiğini söyledi.

İnsanın, ilk toplumsal tecrübesini ailesinde edindiğini belirten Aldemir, “İnsanlıkta şu an yaşanan birçok kriz, aslında ailede ihmal edilmiş sevginin, muhabbetin, güvenin, huzurun eksikliğinden kaynaklanan problemlere dönüşüyor.” dedi.

Aldemir, ailenin rolünü, karşılaştığı zorlukları ve geleceğini sempozyumda ele alacaklarını bildirerek, “Aile kurumunu güçlendirmek, aileyi katmanlı bir şekilde ele almak bu sürecin en önemli kazanımıdır. Bunun için bizim tüm stratejimiz bu meseleyi güçlendirmek ve daha ileri bir noktaya götürmektedir.” dedi.

Konuşmaların ardından Aldemir, deprem bölgesindeki atölyelerde çalışan kadınların yaptığı hediyeleri Bakan Göktaş’a takdim etti.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.