Eski AGİT Yetkilisi: ‘Gutsul’a Verilen Ceza Moldova’nın Demokrasisine Ağır Bir Darbe Indirdi’

Eski AGİT yetkilisi ve Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi araştırmacısı Dr. Marco Marsili, Moldova’da Gagavuzya lideri Yevgeniya Gutsul hakkında açılan davayı, Sputnik’e verdiği demeçte değerlendirdi.

Eski AGİT yetkilisi ve Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi araştırmacısı Dr. Marco Marsili, Sputnik’e verdiği demeçte, Kişenev Mahkemesi’nin kararıyla yedi yıl hapis cezasına çarptırılan Gagavuzya lideri Yevgeniya Gutsul hakkında açılan davayı değerlendirdi. Uzman, bu davanın hem iç siyaset hem de Avrupa Birliği süreci açısından ciddi çelişkiler barındırdığına işaret etti.

‘Gutsul ‘çok yönlü bir tehdit’ olarak görülüyor’

Marsili, Yevgenia Gutsul’un Moldova hükümeti tarafından ‘çok yönlü bir tehdit’ olarak görülmesinin nedeninin, Gagavuzya’nın Avrupa Birliği’ne (AB) entegrasyon sürecine doğrudan karşıt bir siyasi çizgi izlemesi olduğunu vurguladı.

Marsili, Gutsul’un Moskova ile kurduğu doğrudan temasların Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı ‘koruma’ talebi görüşmesi, Gagavuzya’yı Rusya’nın MİR ödeme sistemine dahil etme çabaları ve Gazprom ile imzaladığı enerji anlaşmalarının Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu’nun ulusal egemenlik ve AB entegrasyonu hedeflerini doğrudan baltaladığını söyledi.

Gutsul, Moldova’nın Romanya ile birleşmesi ya da AB’ye daha fazla yaklaşması durumunda Gagavuzya’nın bağımsızlık ilan edebileceğini belirtmişti. Marsili bu açıklamaların ‘ayrılıkçı’ söylemleri körüklediği gerekçesiyle hükümetin takibini hızlandırdığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

2022’den bu yana hedef alınan Gutsul’un, 2019-2023 yılları arasında Rusya’dan aldığı bildirilmeyen fonları, yasaklı Șor Partisi’ni finanse etmek için kullandığı iddia ediliyor. Üstelik bu fonları gizlemek için belgelerde sahtecilik yaptığı öne sürülüyor. Yaklaşan parlamento seçimleri öncesi Gutsul’un ‘Zafer’ gibi Rusya yanlısı muhalefet bloklarını harekete geçirme potansiyeli, onu hem jeopolitik hem de seçimsel açıdan ‘tehlikeli’ bir figür haline getiriyor.

‘Yargı süreci, Avrupa değerleriyle bağdaşmayan çelişkiler içeriyor’

Marsili, Gutsul’a yönelik yargı sürecinin, Moldova’nın ‘Avrupa değerleri’ ile bağdaşmayan ciddi çelişkiler barındırdığının altını çizdi. Marsili, şu ifadeleri kullandı:

Her ne kadar hükümet, süreci yolsuzlukla mücadele yasalarına dayandırarak meşrulaştırmaya çalışsa da, davanın yürütülme şekli demokratik standartlara uymuyor. Aceleye getirilen duruşmalar, tanıklara baskı iddiaları ve ev hapsinin şeffaf kanıt incelemesi yapılmadan uzatılması gibi ciddi usulsüzlükler dikkat çekiyor.

Ayrıca, Moldova Anayasa Mahkemesi’nin Gagavuzya’nın kendi başsavcısını atama yetkisini iptal etmesi gibi adımlar da, AB’nin azınlık hakları çerçevesiyle çelişiyor. AGİT daha önce de muhalif adaylara yönelik ‘orantısız kısıtlamalar’ ve hükümet yanlısı medya dengesizliği konusunda uyarılarda bulunmuştu. Venedik Komisyonu da Moldova’nın yeni “dezenformasyonla mücadele” yasası gibi belirsiz çerçevelerin ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini belirtiyor.

AB her ne kadar Gutsul’u ayrılıkçılık gerekçesiyle yaptırım listesine almış olsa da, aynı zamanda Moldova’daki sivil topluma sağladığı destekle hükümetin otoriter eğilimlerinden endişe duyduğunu da ortaya koyuyor.

‘Verilen ceza, Moldova demokrasine ağır bir darbe’

Marsili, Gutsul’un mahkumiyetinin Moldova demokrasisine ağır bir darbe olduğunu düşünüyor. Gagavuzya’da 7 binden fazla kişinin katıldığı protestolar, davanın ‘hukuki değil siyasi bir dava’ olarak görüldüğüne işaret ettiğini belirten uzman, hükümetin baskıcı yöntemlerinin muhalefet tarafından ‘otoriterlik’ suçlamalarına neden olduğunu ve bunun Eylül ayında yapılacak olan seçimlerin bir ‘demokrasi referandumuna’ dönüşmesine neden olabileceğini söyledi.

Uzun vadede, muhalif liderlerin hapsedilmesinin tehlikeli bir örnek teşkil edeceğini belirten Marsili, şu ifadeleri kullandı:

Giderek artan parti yasakları, medya kapatmaları ve siyasi cezalandırmalar, Moldova’nın ‘yabancı etkiyle mücadele’ bahanesi altında demokratik ilkelerden uzaklaştığını gösteriyor. Avrupa Birliği ile üyelik süreci kapsamında 2024’te onaylanan anayasa değişiklikleri bile, artık siyasallaşmış adalet sistemi nedeniyle sorgulanabilir hale geliyor. Eğer Gagauzya’daki ayrılıkçı söylemler daha da sertleşirse, bu durum Rusya’nın doğrudan müdahale etmesine neden olabilir ve Moldova’nın toprak bütünlüğü tehdit altına girebilir. Öte yandan, muhalefetin bastırılması, marjinalize edilmiş topluluklar arasında radikalleşmeye yol açabilir.

‘Bu ceza, Gutsul’u bir sembol haline getirdi’

Gagavuzya lideri Yevgenia Gutsul’un 3 yaşındaki çocuğundan ayrı bırakılmasının insani boyutunun göz ardı edilemeyeceğini belirten Marsili, ceza kararının seçim kampanyasının hemen öncesine denk gelmesi, açıkça bir ‘gözdağı’ niteliği taşıdığı belirtti.

Uzman, kaçma riski olmadığı halde Gagavuzya lideri Gutsul’un tutukluluğunun uzatılmasının, muhalilere yönelik sistematik baskının bir parçası olarak nitelendiriyor. Marsili, Moldova’nın Rusya kaynaklı dezenformasyon ve enerji baskısına karşı savunmasız olduğunu kabul etmekle birlikte, bu durumun otoriterleşmeyi meşrulaştıramayacağını vurguluyor.

Sonuç olarak bu cezanın, Gutsul’u bir ‘sembol’ haline getirdiğini ve uluslararası kamuoyunda davasını daha görünür kıldığını söyleyen uzman, bunun aynı zamanda Moldova hükümetinin ‘insani değerleri göz ardı ederek siyasi çıkar uğruna baskıcı yöntemlere başvurduğunu’ ortaya koyduğunu belirtti.

Sputnik Türkiye.