Akdeniz Üniversitesi’nden Dr. Burçin Erdoğu başkanlığındaki ekip, 2025 kazı sezonunda Gökçeada’daki Uğurlu-Zeytinlik Höyüğü’nde beş dairesel ev kalıntısı keşfetti. Çapları 4-6 metre arasında değişen bu evler, kamış ve çamurla yapılan duvarlara, taş temellere ve saz çatılara sahipti. Yapıların tasarımı, adada kalıcı yaşam için hem yalıtım hem de fırtınalara karşı koruma sağlıyordu.
Knossos’un unvanı el değiştirdi
Daha önce Ege’deki en eski tarım yerleşimi unvanı Girit’teki Knossos’a aitti. Ancak Gökçeada’daki bu buluntu, bölgede tarımın çok merkezli bir biçimde yayıldığını kanıtladı. Erdoğu, “Bu mimari Ege Adaları’nda ilk kez görülüyor, keşif olağanüstü bir öneme sahip” dedi.
Tarım ve hayvancılığın ilk izleri
Kazılarda, evlerin yanı sıra buğday, arpa, bezelye ve mercimek kalıntıları ile koyun, keçi, sığır ve domuz kemikleri de gün yüzüne çıkarıldı. Bu buluntular, yerleşimde hem tarım hem de hayvancılığın yapıldığını ve toplulukların kendi besinlerini ürettiğini gösteriyor.
Ticaret ağları ve kültürel gelişim
Alanın bir diğer dikkat çekici yanı, Melos Adası’ndan obsidyen ve Anadolu ile Balkanlar’dan çakmaktaşı bulunması oldu. Bu materyaller, M.Ö. 7. binyılda dahi uzun mesafeli deniz ticaret ağlarının var olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca geometrik desenli seramikler ve metal işçiliği örnekleri, yerleşimin kültürel açıdan da gelişmiş olduğunu kanıtlıyor.
Avrupa tarım tarihine yeni sayfa
Arkeolog Dr. Erkan Gürçal, yerleşimin başlangıçta 9-10 evden oluştuğunu, M.Ö. 5300’lere gelindiğinde ise daha karmaşık yapılar ve sosyal düzenlerin ortaya çıktığını belirtti. Bulgular, erken dönem toplumların yalnızca kıyılarda değil, uzak adalarda da tarım ekonomisi ve denizcilik teknolojisini başarıyla uyguladığını gösteriyor.