FAO’dan 14 Mart 2025’te yapılan açıklamada, dünya kahve fiyatlarının 2024’te son yılların en yüksek seviyesine ulaştığı bildirildi. Kahve üretimindeki düşüş, bir önceki yıla göre fiyatları ortalama yüzde 38,8 artırdı. Kahve üretiminin düşmesi ve fiyatlarının artmasının temel nedeni, kahvenin kalbini oluşturan büyük üretici ülkelerdeki sert hava koşulları.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Vietnam ihracatı sınırladı, Endonezya’da aşırı yağışlar üretimi yüzde 16 düşürdü, Brezilya’da da olumsuz hava kahve ağaçlarını vurdu.
Dünya kahvesinin yüzde 5’ini üreten Etiyopya ile ilgili araştırmalar, ülkenin güneybatısındaki Arabica kahvesi üretim alanlarının artan sıcaklıklar ve düzensiz yağışlar nedeniyle hızla daraldığını söylüyor.
Uzmanlara göre çözüm, kahve sektörünün iklim değişikliğine uyum sağlayabilmesinde yatıyor.
“Etiyopya’daki kahve tarım alanları büyük tehlikede”
Afrika’daki ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına kalkınma projeleri bağlamında, tarım, eğitim projeleri bağlamında sürdürülebilirlik eğitimleri veren Sekizinci Kıta’nın Genel Müdürü Dr. Ensar Küçükaltan, iklim değişikliğinin Afrika üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Kıtanın sadece tarımsal üretimini değil, tüm ekosistemini tehdit eden beş temel unsurun öne çıktığını kaydeden Küçükaltan, bunları “sıcaklık artışı, yağış rejimlerinin hızla değişmesi, aşırı hava olaylarının çoğalması, zararlı bakteri ve hastalıkların artışı” olarak sıraladı.
Küçükaltan, “Birincisi sıcaklık artışı. Özellikle son dönemde bazı bölgelerde kuraklık ve su sıkıntısının arttığını görüyoruz ki bu bütün canlılık için bir tehlike arz ediyor.” dedi.
İkinci unsurun yağış rejimlerindeki belirsizlik olduğunu vurgulayan Küçükaltan, “Önceden ne kadar su bırakacağını bildiğimiz için tarımda önlemler alınabiliyordu. Fakat bugün hangi ürünü hangi zamanda ekmeniz gerekeceği bile kafa karışıklığına sebep olabiliyor.” diye konuştu.
Küçükaltan, aşırı hava olaylarının tüm dünyada olduğu gibi Afrika’da da etkili olduğunu dile getirerek “Fırtınalar, dolular bütün canlılığı etkiliyor. En sonuncusu da zararlı bakterilerin ve canlılığın, hastalıkların artması ve özellikle de bitkilerde zamanından önce, hasattan önce pek çok kez maalesef bunların kırma nedeni olması.” ifadelerini kullandı.
Doğu Afrika’nın kahve üretimindeki önemine dikkat çeken Küçükaltan, “Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya ve Ruanda’nın üst bölgeleri kaliteli kahvenin anavatanı olarak görülüyor. Arabica çok hassas bir tür. İklim değişikliklerinden, sıcaklıktan hatta gölgeden bile çok rahat etkilenebiliyor.” açıklamasında bulundu.
Küçükaltan, Etiyopya’nın kritik bir merkez olduğuna işaret ederek “Afrika Boynuzu’nda 10-15 senede bir kuraklık yaşanıyordu. Ancak bu sürenin kısalması, sıcaklığın artması ve yağış rejiminin değişmesiyle Etiyopya’daki kahve tarım alanları büyük tehlikede.” değerlendirmesini yaptı.
“Devletlerin ve kooperatiflerin desteği senaryoları değiştirebilir”
Uzun vadeli tahminlere göre bu alanların “yüzde 40 ila 50 arasında azalabileceğini” belirten Küçükaltan, 2050’ye kadar ise “Doğu Afrika’da Arabica üretiminde yüzde 20, Robusta’da ise yüzde 40’a varan bir azalma bekleniyor.” dedi.
Sıcaklık ve nemin kahvenin olgunlaşma sürecini doğrudan etkilediğini dile getiren Küçükaltan, sıcaklığın artmasıyla kahvenin daha hızlı olgunlaştığını, bunun da aroma kaybına yol açtığını ifade etti.
Küçükaltan gölge eksikliğine de dikkati çekerek, kahvenin doğrudan güneş ışığı almasının tadını bozduğunu, gölgelik eksikliğinin ve artan zararlıların da kaliteyi olumsuz etkilediğini söyledi.
Çözüm yolları hakkında da konuşan Küçükaltan, “Verilerin doğru analiz edilmesi çok önemli. Yerel çiftçilerin bilgisini dikkate almak gerekiyor. Onların ufak dokunuşlarıyla tehlikenin bazı bölgelerde azaltıldığını görebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
Uganda ve Kenya’da kuraklığa dayanıklı kahve çeşitleri üzerine çalışmalar yapıldığını belirten Küçükaltan, “Eğer bu çeşitler hem iklim değişikliğine dayanabilir hem de bildiğimiz aromayı koruyabilirse sorun kökten çözülebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Tarımsal ormancılık (agroforestry) uygulamalarının önemine değinen Küçükaltan, şunları kaydetti:
“Yerel çiftçiler kahveyi korumak için tarım alanlarına mango, muz gibi bitkiler dikiyor. Bu gölgelik oluşturmak için önemli bir yöntem. En önemli hususlardan bir tanesi yine doğru sulama tekniklerinin geliştirilmesi.Bu da yine aynı bölgede gördüğümüz, özellikle Tanzanya’da gördüğümüz damla sulama uygulamalarıyla yapılan bir şey. Fakat bu tekniklerin maliyeti çok fazla. Devletlerin ve kooperatiflerin desteği senaryoları değiştirebilir.”
“Böylesine güçlü bir kültürün iklim değişikliğine feda edilmesini istemeyiz”
Üç senaryodan bahseden Küçükaltan, “Kötü senaryoda Doğu Afrika’da ekilebilir alanın yüzde 50 azalacağı tahmin ediliyor. Orta senaryoda yeni yöntemlerle kayıplar kısmen telafi edilebilir. İyi senaryoda ise kahve üretimi daha geniş alanlara yayılabilir, kalite korunur ve fiyatlar sabit kalır.” dedi.
Kahvenin Afrika kültüründeki yerine de dikkat çeken Küçükaltan, “Afrika’da bir köye gittiğinizde mutlaka kahve ikram edilir. Bu onların kültürüdür. Kahve ikramını reddetmek bile hoş karşılanmaz. Böylesine güçlü bir kültürün iklim değişikliğine feda edilmesi, ne Afrika ülkelerinin ne de bu kahveyi severek tüketen bizlerin isteyeceği bir şey olur.” diye konuştu.
Küçükaltan, iklim değişikliğinin kahve üretimini daraltabileceğini ve fiyatları artırabileceğini, ancak köklü kültürlerin kolay kolay değişmeyeceğini vurgulayarak, “Belki kahve alanları azalır, belki fiyatı artar ama insanlar ellerinden geldiğince kahveyi ikram etmeye devam edeceklerdir.” ifadelerini kullandı.