BM yaptırımlarını geri getirecek snapback mekanizmasının süresi yaklaşırken İran ile Avrupa ülkeleri arasında henüz bir çözüm bulunmadı.
- BM Güvenlik Konseyi, İran’a “snapback” yaptırımların geri getirilmesinin önünü açtı
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İran, mekanizmanın işletilmesine dair Avrupa ülkelerinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunuyor. Tahran, ABD’nin 2018’de anlaşmadan çekilmesinin ardından Avrupa ülkelerinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve dolayısıyla anlaşmadaki “katılımcı” statülerini kaybettikleri tezini dile getiriyor. Bu bağlamda, Avrupa ülkelerinin BMGK’de bu süreci başlatma konusunda hem hukuki hem de etik yetkiye sahip olmadığını ifade ediyor. Anlaşmanın taraflarından Rusya ve Çin de İran ile benzer tezleri savunuyor.
Buna karşın ABD’nin çekilmesinden sonra anlaşmayı uygulamayan hatta İran’a çeşitli yaptırımlar getiren Avrupa tarafı, kağıt üzerinde anlaşmadan çekilmedikleri için 2231 sayılı kararın kendilerine mekanizmayı işletme hakkını verdiğini öne sürüyor.
Son olarak İran’a BM yaptırımlarını kaldıran 2231 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararında yer alan snapback mekanizmasının rutin prosedürü doğrultusunda, BMGK’ye sunulan ve İran’a yönelik yaptırımların geri getirilmemesini öngören bir tasarı reddedildi.
BMGK’de bu ay Konsey Başkanlığını yürüten Güney Kore tarafından sunulan tasarı, 2231 sayılı karar doğrultusunda İran’a yaptırımların hafifletilmesini sürdürmeyi amaçlıyordu. Tasarı, snapback mekanizması sürecinin rutin bir prosedürü olarak Konsey’e sunuldu.
BMGK’de yapılan oylamada; Rusya, Çin, Pakistan ve Cezayir karar lehinde oy kullanırken, 9 ülke oylamada hayır oyu verdi.
Buna göre, yeni bir karara yol açacak son dakika bir anlaşması olmazsa ya da son tarih uzatılmazsa 28 Eylül gece yarısı sona erecek ve İran’a BM yaptırımları otomatik olarak yürürlüğe girecek.
İran’da “tetik mekanizması” olarak adlandırılan “snapback” 2015’teki nükleer anlaşmayı destekleyen 2231 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararında yer alan özel bir madde.
Bu maddeye göre, anlaşmaya taraf herhangi bir devlet, İran’ın yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ettiğini düşünürse, konuyu BMGK’ye taşıyabiliyor. Böylece 30 gün içinde gerekli prosedürler tamamlanırsa, daha önce kaldırılan BM yaptırımları otomatik olarak yeniden yürürlüğe girebiliyor.
Söz konusu maddenin süresi 18 Ekim 2025’te sona erecek. Avrupa ülkeleri, 28 Ağustos’ta mekanizmayı işletmek için BMGK’ye başvurdukları için süreç 28 Eylül’de sona bulacak.
İran’ın nükleer meselesine çözüm getiren 2015’teki nükleer anlaşma ve “snapback” maddesi
İran ile BMGK’nin 5 daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) ile Almanya arasında 14 Temmuz 2015’te nükleer anlaşma olarak adlandırılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) imzalandı. Anlaşma kapsamında İran, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sınırlandırmayı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile tam işbirliği yapmayı kabul etti.
Buna karşılık, İran’a nükleer programı nedeniyle uygulanan BM ve Avrupa Birliği yaptırımları, 16 Ocak 2016’da anlaşmanın BMGK onayıyla yürürlüğe girmesiyle kaldırıldı ancak İran’ın sözleşmeye uymaması halinde tüm yaptırımları yeniden uygulamaya izin veren bir madde, yani snapback mekanizması, anlaşmaya eklendi.
ABD, Trump’ın ilk döneminde anlaşmadan tek taraflı çekilerek yaptırımları geri getirdi
ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, ilk başkanlık döneminde ülkesini tek taraflı olarak anlaşmadan çekti ve ardından İran’a yönelik ağır ekonomik yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu. Avrupa ülkeleri, ABD’nin kararını desteklemediklerini açıklasalar da bu yaptırımların etkisini ortadan kaldıracak adımlar atmadı.
Bunun ardından İran, bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini aşamalı olarak durdurmaya başladı. 2020 yılından itibaren yüksek düzeyli uranyum zenginleştiren Tahran yönetimi, zenginleştirme oranını anlaşmada belirlenen yüzde 3,67’den yüzde 60’a kadar çıkardı.
İran ise bu süreçte ilgili yaptırımların kaldırılması halinde nükleer faaliyetlerini yeniden anlaşmayla uyumlu hale getireceğini sık sık açıkladı.
İran ile yeniden başlayan nükleer müzakereler başarısız oldu
Eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde görüşmeler yeniden başladı ancak sonuç alınamadı. Bunun ardından İran, Avrupa’nın 3 ülkesi (E3) ile Aralık 2024’te dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde nükleer görüşmelere yeniden başladı ancak görüşmeler yine sonuçsuz kaldı.
Daha sonra ABD Başkanı Trump’ın İran ile doğrudan nükleer müzakere çağrısında bulunan bir mektubu martta İran lideri Ali Hamaney’e göndermesi üzerine ABD ile İran nisanda Umman aracılığında dolaylı nükleer görüşmelere başladı. Taraflar Maskat ve Roma’da 5 tur görüşme gerçekleştirdi.
Taraflar ilk aşamalarda olumlu açıklamalar yaptı. Daha sonra teknik konulara geçildikçe ABD’nin İran’a “uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdur” talebi İran’da kabul görmedi ancak görüşmeler tamamen kesilmedi.
İsrail’in İran’a saldırıları müzakere sürecini ortadan kaldırdı
İran ile ABD’nin, Tahran’ın kabul etmediği talepleri nedeniyle bir süre durdurulan görüşmelerin, 15 Haziran’da Maskat’ta yeniden başlaması kararlaştırıldı ancak müzakere tarihinden iki gün önce İsrail, İran’a saldırılar başlattı. İran-İsrail arasında 12 gün süren savaşa yol açan bu saldırılar sırasında da ABD, 22 Haziran’da İran’ın nükleer tesislerini bombaladı. Bu gelişmeler, müzakere sürecini ortadan kaldırdı ve İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğini askıya alan yasa çıkardı.
Avrupa ülkeleri “snapback” kartını kullandı
Bu süreçte 2015’teki nükleer anlaşmanın E3 olarak adlandırılan tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya ise İran’a UAEA ile işbirliğini yeniden tesis etme çağrısında bulundu. Bu ülkeler aksi takdirde, ağustos sonuna kadar mekanizmayı işleteceklerini bildirdi ve İran’a yeniden müzakere çağrısında bulundu. İran da çağrıyı kabul etti ve 25 Temmuz’da İstanbul’da daha sonra 26 Ağustos’ta da Cenevre’de Avrupalı temsilcilerle görüşmeler yapıldı ancak çözüm üretilemeyince Avrupa, mekanizmayı 28 Ağustos’ta işletme kararı aldı.
Daha sonraki süreçte İran, 9 Eylül’de UAEA ile nükleer denetimlerin yeniden başlatılmasını sağlayacak anlaşmaya vardı. Avrupa ülkeleri tarafından olumlu karşılanan bu adım yeterli görülmedi.
Diplomatik çözüm için çok kısıtlı bir süre kalırken Avrupa, İran’a İsrail ve ABD’nin hazirandaki saldırılarından sonra akıbeti bilinmeyen yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stoklarıyla ilgili bilgileri UAEA ile paylaşmasını, UAEA’nın saldırılarda hasar gören tesislere denetim izni vermesini ve İran’ın ABD ile müzakereye yeniden başlama şartlarını koşuyor.
İran ise yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun bombalanan tesislerin altında olduğunu, materyallerin ulaşılabilir olup olmadığı ve durumlarının İran Atom Enerjisi Kurumu tarafından değerlendirildiğini belirtiyor. Tahran, bombalanan tesislerin yeniden UAEA erişimine açılması için de Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyinin daha sonra karar alacağını belirtirken ABD ile “ön şartsız” müzakerelere de hazır olduğunu ifade ediyor.
Hangi BM yaptırımları geri dönebilir?
Mekanizmanın devreye girmesiyle 2006-2010 arasında İran’a karşı çıkarılan 1696, 1737, 1747, 1803, 1835 ve 1929 sayılı kararlar yeniden geçerlilik kazanacak.
Bu durumda geri getirilecek yaptırımlar arasında silah ambargosunun yeniden yürürlüğe girmesi, İran’ın nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip füze geliştirmesinin yasaklanması ve yüzlerce kişi ile kuruluşa yönelik mali ve seyahat kısıtlamaları yer alıyor. 2020 yılında süresi dolan silah ambargosu da bu kapsamda yeniden yürürlüğe giriyor.
En kritik yaptırım ise 1929 sayılı BMGK kararı. Bu karar, BM üyesi ülkelere İran’a ve İran’dan yapılan tüm sevkiyatları denetleme ve gerekli durumlarda el koyma yetkisi veriyor. Bu da İran’ın deniz ticaretinde kullandığı gemilere yönelik müdahaleleri mümkün hale getiriyor.
“İran’a karşı yeni bir izolasyon ve organize saldırı eğiliminin başlangıcı”
Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Tahran İslami Azad Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Hamid Ruşençeşm, BM yaptırımlarının devreye girmesinin yalnızca ekonomik ve diplomatik bir yaptırım paketinin yeniden yürürlüğe girmesi anlamına gelmeyeceğine dikkati çekti.
Aynı zamanda Tahran’ı uluslararası siyaset sahnesinde daha da tecrit edebilecek ve İran’a yönelik daha organize, çok boyutlu müdahale eğilimlerini tetikleyebilecek bir siyasi dönüm noktası olabileceğini söyleyen Ruşençeşm, “Mekanizmanın devreye girmesi, İran’a karşı yeni bir izolasyon ve organize saldırı eğiliminin başlangıcıdır. Bu eylem, İran’a karşı yeni askeri planın önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, bu süreç önümüzdeki aylarda gerginliğin artacağının bir göstergesi olacak ve özellikle İran’a yönelik çok taraflı saldırılar olmak üzere bölgede yeni alevleri körükleyebilir.” yorumunda bulundu.
İran’ın BM yaptırımlarına yeniden maruz kalması sonrası atabileceği adımlar
İran, AB-İran ilişkileri üzerinde ciddi sonuçları olacağını belirterek, mekanizmayı devreye sokmamaları konusunda, Avrupalıları birçok kez uyardı.
Tahran ayrıca, BM yaptırımlarının devreye girmesi halinde UAEA ile 9 Eylül’de imzalanan yeni işbirliği anlaşmasının geçersiz olacağını açıkladı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, 20 Ağustos’ta, Tahran’ın BM’ye ortak yanıtlar hazırlamak için Çin ve Rusya ile birkaç yıldır koordinasyon halinde olduğunu belirtti ancak bu muhtemel karşı önlemlerin niteliğini açıklamadı.
Erakçi, 12 Eylül’de de İran’ın bu durumda Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) çekilmek dahil adımlar atabileceğini bildirdi. İran Meclisi de BM yaptırımlarının geri getirilmesi halinde hükümeti NPT’den çıkmaya zorlayacak yasanın çıkarılması dahil çeşitli adımların gündemde olduğunu bildirdi.