Kibar Holding Assan Panel Ile Başladığı Halka Arz Sürecini Diğer şirketleriyle Sürdürecek

Kayabaşı, “İş Dünyası Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, yılın üç çeyreğinin Kibar Holding açısından planladıkları şekilde geçtiğini, üretimde verim sağlamaya ve daha farklı pazarlarda bulunmaya önem vererek, teknoloji yatırımlarına devam ettiklerini söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin

AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı

🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Kayabaşı, “ticaret savaşları” nedeniyle dünyada durgunluk yaşandığını, bu sebeple yıla, hasar almadan atlatmak üzere yaptıkları plana uygun olarak sistemlerini verimli kullanmak suretiyle devam ettiklerini anlattı.

Ulusal ve küresel anlamda normalleşmenin 2026’nın ikinci yarısında yaşanacağını ve ardından hızlı bir büyüme beklediklerini aktaran Kayabaşı, bu büyümede Avrupa’da gerçekleştirilmesi planlanan büyük savunma sanayisi yatırımlarının etkili olacağını dile getirdi.

Kayabaşı, Avrupa’da savunma sanayisi alanında gerçekleştirilecek yatırımların bölge piyasası ve sanayisini oldukça hareketlendireceği belirterek, “Biz de ülke, sanayiciler olarak ihracatımızın yüzde 50-51’ini Avrupa’ya yapıyoruz. Dolayısıyla oradan daha yüksek talepler alacağımızı düşünüyorum. O talepler ülkemize, bizlere ulaştıktan sonra 2026’nın ikinci yarısında oldukça verimli bir ikinci yarı yıl geçireceğimizi düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

Türkiye’de orta vadeli planların oldukça başarılı şekilde uygulanmaya devam ettiğini vurgulayan Kayabaşı, 2026’nın ikinci yarısından itibaren Türkiye’de oldukça canlı bir ekonominin yaşanacağını düşündüğünü kaydetti.

“200 milyon dolara yakın dijitalleşme yatırımı yaptık”

Kayabaşı, Türk sanayicisinin insanına ve ülkesine güvenerek dijitalleşme, teknoloji, verimlilik ve işbirliği alanlarına odaklanması gerektiğini vurguladı.

Türk sanayisi için verimliliğin büyük önem taşıdığını belirten Kayabaşı, sanayicinin bu konuda desteği devletten beklediğini fakat işletmelerin kendi maliyetlerini kontrol edebilir hale getirerek verimliliği gündeme alması gerektiğini anlattı.

Kayabaşı, holdingin mevcut yatırımlarına ve gelecek hedeflerine de değinerek, şunları kaydetti:

“Bizim mevcut bir sürü fabrikamız var. Alüminyum ve paslanmaz sektöründe paslanmaz çelik üretiyoruz, ambalaj sektöründeyiz, endüstriyel tesislerin çatı cephe kaplamalarını üreten küresel ölçekte bölgesel bir oyuncu olan şirketlerimiz var. Biz bunların kapasite artırım yatırımlarına devam ediyoruz ve her sene her fabrikamızın kapasitesini bir miktar artırıyoruz. Teknolojiye de yatırım yapıyoruz. Son 5 yıldır yaklaşık 200 milyon dolara yakın dijitalleşme yatırımı yaptık. İskenderun’daki 250 bin TEU kapasiteli konteyner limanımızın kapasitesini 600 bine çıkarıyoruz. Bir ambalaj tesisimiz var ve Türkiye’nin en yeni, modern ve en büyük ambalaj tesisi. Orada ilaç sektörüne yönelik yeni bir yatırıma başladık ve bu sene sonunda yatırım tamamlayacağız ve o yeni fabrikayı da devreye alacağız.

Bölgesel yatırımlara da odaklanıyoruz, bazı ürünler var ki tüketim yerinde ancak üretirsen rekabet edebiliyorsun. Bu anlamda çatı ve cephe kaplamaları üreten Assan Panel şirketimiz için Ürdün’de 1, Türkiye’de 3, Azerbaycan’da da 1 tesisimiz var. Şimdi İngiltere’de geçen sene yatırım kararı aldık ve orada 45 milyon sterlinlik bir yatırım yaparak sene sonunda oradaki fabrikayı da devreye alacağız. Bu şekilde yeni sıfırdan yatırımlara odaklanıyoruz. Ayrıca özellikle alüminyum sektöründe, ambalaj sektöründe Avrupa’da ve Amerika’da satın almalarla büyüme konusunda da görüşmelerimiz var.”

“Güney Amerika’da birçok ülkeye ürün satmaya başladık”

Kayabaşı, Avrupa ve Amerika’da Çin ürünlerine karşı uygulanan korumacı önlemlerin bulunduğunu, birtakım “antidamping” vergileriyle önlemler alındığını fakat bu vergilerin Gümrük Birliği’nde bulunması sebebiyle Türkiye’ye uygulanmadığını anımsattı.

Kayabaşı, bu sebeple çok özel birkaç ürün dışında neredeyse ürettikleri her ürünü sıfır vergiyle Avrupa’ya gönderebildiklerini, bu konuda Çin’den çok daha şanslı olunduğunu kaydetti.

Türkiye’deki üretim maliyetlerinin Çin’dekinden çok daha yukarıda, Avrupa’daki maliyetlerle kıyaslandığında ise Batı Avrupa ülkelerinden biraz daha aşağıda veya eşit olduğunu anlatan Kayabaşı, son iki yıldır Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Polonya’nın işçilik maliyetlerinin Türkiye’nin altında kaldığını dile getirdi.

Kayabaşı, “Ama bunun da geçici olduğunu düşünüyorum. O yüzden Çin’in ürün satabildiği, vergisiz satabildiği Orta Doğu ve Afrika ülkeleri gibi yerlerde rekabete zorlanıyoruz. Oralara çok fazla ürün satamıyoruz ama Avrupa’ya ve Amerika’ya rahat ürün satıyoruz.” dedi.

“Doların 45, avronun da 53-55 arasında kapanacağını düşünüyorum”

Alternatif pazar arayışları ihracatı ve rekabet gücünü artırma arayışları ışığında sanayiciler olarak bazı beklentilerinin olduğunu dile getiren Kayabaşı, 2022-2025 arasındaki üretim maliyetlerinin yüzde 300, kurların ise yüzde 120 arttığını kaydetti.

Dolayısıyla üretim maliyetlerini tahsil etmekte zorlanır hale geldiklerini ifade eden Kayabaşı, bu nedenle baskılanan döviz kurunun yavaş yavaş gevşetilerek belli bir yere kadar çıkarılmasını sanayiciler olarak beklediklerini, bunun da enflasyonu çok fazla etkilemeyeceğini, aksi halde rekabet etmekte zorlandıklarını ve zorlanmaya devam edeceklerini anlattı.

Kayabaşı, yıl sonu dolar tahmini olarak 45’ler seviyesini beklediklerini, avronun da yıl sonunda 53-55 arasında olacağını düşündüklerini ancak bu rakamın biraz daha yukarıda olmasının daha doğru olduğunu paylaştı.

“Rusya-Ukrayna Savaşı bittiğinde her iki ülkeye de odaklanacağız”

Kayabaşı, 2030’a kadar odaklanacakları pazarlara ilişkin değerlendirmelerinde, ana pazarlarının Avrupa ülkeleri ve Amerika olduğunu, ileride Afrika ülkelerine ve Güney Amerika’ya da odaklanacaklarını ifade etti.

Ukrayna-Rusya Savaşı bittiğinde her iki ülkeye de odaklanacaklarını dile getiren Kayabaşı, aynı zamanda Orta Doğu’da biraz daha fazla mal satan bir topluluk olmayı hedeflediklerini söyledi.

Kayabaşı, hemen hemen tüm Avrupa ülkelerine ihracat yaptıklarını anlatarak, “Kuzey Afrika ülkelerine ihracat yapıyoruz. Kuzey Amerika ülkelerine tamamıyla ihracat yapıyoruz. Güney Amerika ülkelerinin bir kısmına ihracat yapıyoruz ve senede de yaklaşık 3,5 milyar dolara yakın ihracatımız var.” dedi.

Sürdürülebilirliğin kendileri için çok önemli olduğuna işaret eden Kayabaşı, 12 yıldır sürdürülebilirlik raporu yayınladıklarını, UN Global Compact’ın (UNGC) imzacısı ve üyesi olduklarını söyledi.

Kayabaşı, karbon ayak izlerini azaltmak için 2025 hedeflerini ilk açıklayan topluluklardan olduklarını, ayrıca söz konusu hedefleri erken tamamlayarak 2030 hedeflerini açıkladıklarını paylaştı.

Atıklarının neredeyse yüzde 99’unu geri dönüştürebilir hale getirdiklerine vurgu yapan Kayabaşı, ham maddelerinin yüzde 30-35’ini hurdadan temin eder hale geldiklerini ve karbon ayak izlerini her sene düşürecek kararlar alıp uygulamaya devam ettiklerini kaydetti.

Kayabaşı, holding bünyesindeki şirketlerin halka arz süreçlerine ilişkin de bilgi vererek, şöyle devam etti:

“Assan Panel’i halka arz etmek üzere bir çalışma yaptık, bu çalışmamız devam ediyor. Bu şirketimizi 2026’nın ikinci yarısında halka arz edeceğiz. Tabii ki Assan Panel’in halka arzı başarı ile tamamlandıktan sonra yavaş yavaş diğer şirketlerimizin de halka arzıyla ilgili çalışmalarımız olacak. Özellikle Assan Alüminyum Avrupa’nın 4’üncü, 5’inci büyük alüminyum şirketi. Türkiye’nin en büyük alüminyum şirketi. Çok küresel bir oyuncu. İkinci sıraya da büyük ihtimal onu alacağız ama bununla ilgili herhangi bir çalışmaya henüz başlamadık.”

“2025 ciromuzun 7,5 milyar dolar civarında olacağını tahmin ediyorum”

Kayabaşı, holding bünyesinde binlerce çalışanlarının olduğunu, 1990’dan beri uyguladıkları orta kademe yönetici ve mavi yakalı işçi yetiştirme programı olan K-team’e her yıl üniversitelerden yaklaşık 8-10 bin müracaat aldıklarını ve sınavla seçtikleri kişileri şirket bünyesinde yetiştirdiklerini söyledi.

Kayabaşı, mavi yakalılar için de benzer bir program işlettiklerini, bazı üniversitelerin meslek yüksek okullarıyla olan anlaşmaları kapsamında, son sınıf öğrencilerini fabrikalarında yetiştirerek mezun olduklarında bünyelerinde istihdam ettiklerini anlattı.

Bu yıla ilişkin ciro tahminlerini de paylaşan Kayabaşı, “2025’i tahmin etmek zor, bu yıl çok fazla karlı geçmeyecek fakat ciromuzun yaklaşık kombine olarak 7,5 milyar dolar civarında olacağını tahmin ediyorum. Bunun 3 ila 3,5 kadarı ihracat, geri kalanı ise iç piyasadan karşılanır. Biz düzenli olarak her sene ortalama yüzde 5 büyüyen bir topluluğuz, bazı yıllar yüzde 7, bazı yıllar 2 büyürüz. Biz 2026’da ciromuzu yüzde 5 büyütürüz diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

“Sanayiciler Türkiye’de çok şanslı”

Sanayicilerin Türkiye’de çok şanslı olduğunu belirten Kayabaşı, ülkenin, yetişmiş insan kaynağı çok güçlü olan, lojistik, tedarik zinciri açısından da çok stratejik bir bölge konumunda bulunduğunu ifade etti.

Kayabaşı, “Yeter ki sanayici ülkesine, insanına inansın ve maliyetlerini iyi kontrol etsin, yatırımını doğru yere yapsın ve risklerini iyi yönetsin. Biz çoğu zaman risklerimizi, maliyetlerimizi iyi yönetmiyoruz. Doğru finansman yapısıyla yatırım yapmıyoruz. Bu konu çok önemli.” dedi.

Türkiye’de uygulanan ekonomi politikalarının da doğru politikalar olduğunu ve meyvelerini vermeye başlayacağını vurgulayan Kayabaşı, “Tabi ki geçen sene ve bu sene bütün sanayiciler olarak biraz zorlandığımız bir yıl oldu ama herkes zorlanıyor, devlet de zorlanıyor. Bu sıkıntıların giderilmesi için hepimize düşen görevler var. Biz de payımıza düşen görevi yerine getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Önümüzdeki sene 2. yarıdan itibaren bu ülke geçmişteki o keyifli günlere geri dönecektir diye inanıyoruz.” diye konuştu.

“Gençler sanayiye zaman ayırsınlar”

Türk sanayicisine ve sanayi alanında faaliyet gösterecek gençlere ilişkin de önerilerini paylaşan Kayabaşı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türk sanayisine önerim şunlar, yüzde 30 öz kaynak koyamıyorsan yatırma başlama. Yüzde 30 öz kaynağın yoksa o yatırma başlama ve o öz kaynağı biriktirene kadar bekle. Ondan sonra yüzde 30 öz kaynağını koy, yüzde 70 de uzun vadeli borçlanabiliyorsan o zaman yatırımını yap ancak o zaman sürdürülebilir olabiliyor sanayicilik. Aksi halde en ufak bir tökezlemede ‘Birileri bana yardım etsin’ diye bağırmaya başlarsın ve maalesef bizim genel karakterimiz bu.

Gençlere de tavsiyem şu, sanayide fazla çalışmak istemiyorlar, genellikle hizmet sektöründe çalışmak istiyorlar ama bir ülkenin sürdürülebilir olması için o ülkenin sanayisi çok önemli. Bizim sanayimiz olmasaydı bu ülkenin o gelişmiş iş gücü, gelişmiş, yetkin personeli olmasaydı şu anda gurur duyduğumuz bir sürü imalatımızı yapamıyor olacaktık. Bu çok önemli. Gençler sanayiye zaman ayırsınlar. Sanayi ne kadar zor olursa olsun bu ülke için çok önemlidir. Sanayide çalışmaya ilgi göstersinler.”

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.