Lübnan Bakanlar Kurulunun aldığı karar üzere, Lübnan ordusu daha sonra Bakanlar Kurulunda görüşülecek olan silahların devletin tekeline alınması planını hazırlama ve uygulama gibi zorlu görevlerle karşı karşıya bulunuyor.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
ABD’nin baskılarıyla şekillenen süreçte, Hizbullah ise silahlarını teslim etmeme konusunda ısrarcı bir tavır sergiliyor. 5 Ağustos’taki Bakanlar Kurulu’nda alınan kararla, Hizbullah dahil tüm silahlı varlığın devletin tekeline alınması ve ordunun buna ilişkin hazırladığı planı, 2025 sonuna kadar uygulamaya koyması kararlaştırıldı. Ancak bu adım, Şii gruplar Hizbullah ve Emel Hareketi’nin itirazlarına yol açarken, günlerce süren protestoları beraberinde getirdi.
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım ise yaptığı televizyon konuşmalarında, Hizbullah’ın silahlarını ancak İsrail’in Lübnan topraklarından çekilmesi, saldırılarını durdurması, Lübnanlı esirlerin serbest bırakılması ve yeniden imar sürecinin başlaması halinde teslim edeceğini vurguladı.
Ordu planı beş bölgeyi kapsıyor
Lübnanlı siyasi analist Alan Sarkis, AA’ya yaptığı değerlendirmede, ordunun Hizbullah’ın silahsızlandırılması için hükümete sunacağı planın 5 Eylül’de Bakanlar Kurulu tarafından ele alınacağını belirterek, “Plan beş bölgeyi kapsayacak: Litani Nehri’nin güneyi, Litani’nin kuzeyi, Beyrut’un güney banliyöleri ve çevresi, doğudaki Bekaa bölgesi ve Hizbullah’ın füze ve silah depoları ile askeri hareket noktası olarak kullandığı alanlar.” dedi.
Sarkis’e göre plan, devlet otoritesinin tüm bölgelerde tesis edilmesi ve hem Hizbullah’ın hem de Filistinli grupların silahlı varlığının sona erdirilmesini hedefliyor.
“Ordunun planı, Lübnan askerlerinin ülkenin her bölgesinde konuşlanmasını, silahların toplanmasını ve kuzey ile doğuda Suriye, güneyde ise İsrail sınırının kontrolünü içeriyor.” diyen Sarkis, bunu “tarihi bir plan” olarak nitelendirdi ve Bakanlar Kurulu’nun onayının ardından uygulanabileceğini vurguladı.
Hizbullah’ın ise plana kuşkuyla yaklaştığını aktaran Sarkis, “Hizbullah, ordunun bu planı hayata geçirme kapasitesine şüpheyle yaklaşıyor, uygulamanın yalnızca Arap ve uluslararası toplumu tatmin etmeye dönük olduğunu düşünüyor. Ancak bu doğru değil; uluslararası toplum uygulamanın nasıl yapılacağına dikkat kesilmiş durumda.” ifadelerini kullandı.
Sarkis, ordunun siyasi iradenin sağlanması halinde planı aşamalı olarak hayata geçirebilecek güce sahip olduğunu söyledi. Ancak İran ve Hizbullah’ın gerilimi tırmandırması halinde “kaçınılmaz bir çatışma” riski doğacağına işaret etti.
Planın ertelenmesi söz konusu
Askeri uzman Naci Melaib ise, “Plan henüz tamamlanmadı ve detayları netleşmiş değil, ancak belirlenen takvime uygun ilerliyor.” dedi.
Melaib, planın değiştirilebilir veya ertelenebilir olduğunu vurgulayarak, bunun temel nedeninin “ordu ile Hizbullah arasında çatışma yaşanmamasını sağlamak” olduğunu ifade etti.
Lübnanlı askeri analist Melaib, Hizbullah’ın ordunun planını reddetmesinin, ağustos başında İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Ali Laricani’nin Beyrut ziyareti sonrası yoğunlaştığına dikkat çekerek, İran’ın bu süreçteki rolüne işaret etti.
Siyasi gerilimi azaltma adımlarına dair olarak Melaib, Lübnan Genel Kurmay Başkanı Rudolph Heykel’in, tüm siyasi liderlerle, Hizbullah dahil, yaptığı görüşmelerde ordunun Hizbullah ile çatışma içine girmeyeceğini teyit ettiğini söyledi.
Melaib, Lübnan’ın halen ABD aracılığına güvenerek süreci yürüttüğünü belirterek şöyle devam etti:
“ABD’ye sunulan belgede çözümün Lübnan ve İsrail’in eş zamanlı adımlarıyla gerçekleşmesi öngörülüyor; İsrail’in adımı, Lübnan’ın adımına karşılık olacak. Ancak şu an süreç, ABD ve İran arasındaki karmaşık ilişkiler nedeniyle zorlaşmış durumda.”
Melaib’e göre, eğer müzakereler başarıyla ilerler ve Tahran İsrail’e karşı herhangi bir hamle yapmamayı taahhüt ederse, Hizbullah silahını İran kararıyla teslim edebilir; aksi durumda ise Lübnan istikrarsız bir tabloyla karşı karşıya kalacak.
Hizbullah’ın silahsızlandırılması süreci “karmaşık”
Lübnanlı siyasi analist Muhammed Humeyye demecinde “ABD’nin açıklamaları ve ABD heyetinin ziyaretini takip eden olumsuz hava işleri karıştırdı.” dedi.
Humeyye, kararın İsrail’in karşı adımlar atması koşuluna bağlı olduğunu belirterek, “İsrail’in işgal altında tuttuğu 5 noktadan çekilmesi, ihlallere, suikast ve saldırılara son vermesi şart koşuldu.” ifadelerini kullandı.
Siyasi analist Humeyye, hükümeti silahların tekelleştirilmesi kararını, ordunun planını ve uygulama süresini yeniden gözden geçirmeye çağırırken, “İsrail ABD önerisine uymakta isteksiz, bu durum ise, Lübnan hükümeti ve ordusunu zor duruma sokuyor.” dedi.
Humeyye, ordunun kendi koşullarıyla planı sunacağını belirterek, en önemli şartların, uygulama süresine zorlanmamak, Litani Nehri güneyinden İsrail’in tamamen çekilmesi ve İsrail’in düşmanca eylemlerine son verilmesi olduğunu söyledi.
Humeyye ayrıca, ordunun planında kapasitesini güçlendirme ve silahın tüm Lübnan’da devletin tekelinde olmasını sağlama taleplerinin yer aldığını; ayrıca sınır ve ulusal egemenliği koruma, İsrail kaynaklı tehditlere karşı koyma hedeflerinin de plan kapsamında olduğunu belirtti.
Lübnanlı analist, Lübnan ordusunun hava savunma sistemleri ve roket kapasitesiyle donatılmasının, Hizbullah’ın silahına alternatif oluşturacağını ve tüm Lübnan topraklarını koruma kapasitesine sahip olacağını vurguladı.
Humeyye, ulusal savunma stratejisinin, taraflarca üzerinde mutabık kalınacak bir askeri çerçeveye göre Hizbullah’ın silahını da kapsayabileceğini aktararak, bunun, bir ortak komite tarafından belirlenen şekilde kademeli olarak devletin kontrolüne geçeceğini savundu.
Hizbullah’ın silahsızlandırılması
İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyinden kısmi çekilme gerçekleştirse de son çatışmalarda ele geçirdiği 5 stratejik tepedeki işgalini sürdürüyor.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 19 Haziran’da Beyrut yönetimine “ülkedeki tüm silahların yalnızca devletin denetiminde toplanmasını öncelikli hedef olarak belirleyen” ABD önerisini sunmuştu.
Lübnan’da silahların devletin tekelinde toplanması gündemiyle 5 Ağustos’ta toplanan Bakanlar Kurulu, “orduya silahların yıl sonuna kadar toplanmasına dair bir plan hazırlama” görevi vermişti.
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, kararın çıktığı gün yaptığı açıklamada, “İsrail’in saldırıları sürerken Hizbullah’ın gücünden vazgeçmeyi kabul etmeyeceğini” ifade etmişti.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack, 26 Ağustos’ta Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesi sonrası düzenlenen basın toplantısında, “İsrail’in Lübnan’ın güneyinden çekilmesini sağlamak için çalışacağız ancak en önemli şey Hizbullah’ın silahsızlandırılması. İsrail, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına yönelik adımlarla eş zamanlı adımlar atacak.” demişti.
Senatör Lindsey Graham ise “Lübnan, İsrail’in çekilmesini istemeden önce Hizbullah’ı silahsızlandırmalı. Hizbullah silahsızlandırılmadığı sürece İsrail, Lübnan’a farklı bakmayacaktır.” ifadelerini kullanmıştı.