Suudi Arabistan, Rusya, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Kazakistan, Cezayir ve Umman’dan oluşan sekiz OPEC+ üyesi ülke, 31 Mayıs’ta aldığı kararla temmuzda petrol üretimini bir önceki aya göre günlük 411 bin varil artırma yönünde adım attı.
Grubun, küresel ekonomik görünümün istikrarlı seyrettiği ve düşük petrol stoklarının sağlıklı piyasa temellerine işaret ettiği gerekçesiyle üretim artışına gittiği belirtilirken, söz konusu kararın halihazırda devam eden küresel petrol talebine ilişkin endişelerin üzerine gelmesi piyasalarda arz fazlası oluşabileceği yönündeki beklentileri güçlendirdi.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
OPEC’in nisan ayı petrol piyasası raporunda, bu yıla ilişkin küresel petrol talebi artış tahmini aşağı yönlü revize edilmişti. Rapora göre, talebin bu yıl geçen yıla kıyasla günlük yaklaşık 1,3 milyon varil artarak 105 milyon varil düzeyine ulaşması bekleniyor. Önceki tahmin 105 milyon 50 bin varil seviyesindeydi.
Uzmanlar, talep görünümünün zayıf seyretmeyi sürdürmesi ve OPEC+ ülkelerinin üretim artışlarına devam etmesi durumunda petrol fiyatlarının 50 doların altına gerileyebileceğini ifade ediyor.
“Fiyatlar 40 dolar bandına kadar düşebilir”
Uluslararası veri şirketi Primary Vision Network Enerji ve Ekonomi Analisti Osama Rizvi, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, arz-talep dengesizliklerine dikkati çekerek, “OPEC+ üyelerinin üretime ek varil sağlaması, piyasa açısından anlaşılması güç bir hamle.” dedi.
Rizvi, küresel ekonomide ılımlı bir toparlanma görülse de risklerin hala aşağı yönlü olduğunu ve piyasaların OPEC+ grubunun ek üretimini nasıl dengeleyeceğinin belirsiz olduğunu vurgulayarak, “Petrol fiyatları yakında yeniden 50 doların altına inebilir. Rusya ile Ukrayna arasında uzlaşıya varılırsa, düşük talep ortamında OPEC+ grubunun üretimi artırması fiyatları 40 dolar bandına kadar çekebilir.” ifadelerini kullandı.
OPEC+ ülkelerinin üretimi artırmaktaki amacının bu kez piyasa payını artırmak değil, grup içi uyumu sağlamak olduğuna işaret eden Rizvi, “Suudi Arabistan uzun süredir bütçe açığı veriyor. Diğer üyeler de borçlanma piyasalarına yönelmiş durumda. Düşük fiyat istemiyorlar. Amaç, üretim kesintilerine tam uyum sağlanarak fiyatların desteklenmesi. Ancak bu strateji şu an için beklenen etkiyi yaratmış görünmüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“ABD kaya petrolü sektörü baskı altında”
Viyana Enerji Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Fereydoun Barkeshli de düşük petrol fiyatlarının ABD’deki kaya petrolü üreticileri için risk oluşturduğunu belirterek, “Büyük şirketler dahi uzun süre boyunca varil başına 50-60 dolar seviyesindeki fiyatlarla faaliyetlerini sürdüremez. Zaten elimizde ABD’nin sondaj kule sayısında düşüş yaşandığına ilişkin veriler mevcut.” diye konuştu.
Barkeshli, piyasa katılımcılarının geniş resme odaklanması gerektiğinin altını çizerek, “İlerleyen aylarda ve 2026’nın üçüncü çeyreğinde, yani ABD ara seçimlerine kadar olan dönemde, ABD ekonomisi ve dolayısıyla küresel büyüme endişe verici bir tablo çizebilir.” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifeleri politikasının, ekonomistlerin ve analistlerin uluslararası petrol piyasalarına yönelik yön tayin etmesini zorlaştırdığına değinen Barkeshli, “Petrol talebi küresel ekonomik performansla doğrudan bağlantılı. Bu nedenle Avro Bölgesi’nin politikaları, Çin ve Hindistan’ın büyüme görünümü ile petrol tüketimi, piyasa açısından yakından takip edilmesi gereken başlıca alanlar.” ifadelerini kullandı.