ABD’li Büyükelçi Barrack’ın Beyrut Ziyaretinin Ana Gündemi Olan “silahların Toplanması” Meselesi Belirsizliğini Koruyor

Barrack’ın 19 Haziran’da sunduğu ve “Hizbullah’ın silahsızlandırılması” talebini içeren ABD önerilerini kapsayan belge, henüz Lübnan makamları tarafından resmen onaylanmadı.

ABD önerileri karşısında Lübnan’ın resmi tutumu belirsizliğini koruyor. Lübnan makamları ABD önerilerini onaylamak yerine, bir dizi not ve gözlemi 7 Temmuz’daki Beyrut ziyaretinde Barrack’a sunarken ABD ise bu notlara daha sonra yanıt vereceğini bildirdi.

ABD’li Büyükelçi Barrack, 7 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşme sonrasındaki açıklamasında ABD önerilerine yönelik Lübnan’ın yanıtından duyduğu memnuniyet ve takdiri ifade etti. Ancak Lübnan’ın yanıtı, Litani Nehri’nin kuzeyinde silahın devletin tekelinde nasıl tutulacağına dair net bir taahhüt ve takvime bağlı bir plan içermiyor.

Barrack’ın ziyareti, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım’ın 6 Temmuz’da Aşura töreninde yaptığı konuşmada Hizbullah’ın tutumunu açıklamasından bir gün sonra gerçekleşti. Kasım, Hizbullah’ın silahları teslim etme çağrılarına, İsrail’in Lübnan’daki saldırıları son bulmadan yanıt vermeyeceğini söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin

AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı

🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Barrack, Lübnanlı yetkililerle gerçekleştirdiği temaslar sırasında Lübnan tarafının yanıtını teslim aldı. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Baabda Sarayı’nda Cumhurbaşkanı ile başlayan Barrack’a görüşmede Avn, kapsamlı bir çözüme yönelik Lübnan’a ait önerileri sundu.

Daha sonra, Barrack ile bir saatten fazla süren bir görüşme gerçekleştiren Meclis Başkanı Nebih Berri, toplantıyı iyi ve yapıcı olarak değerlendirdi. Berri, görüşmede Lübnan’ın çıkarları, egemenliği, tüm Lübnan halkının endişeleri ile Hizbullah’ın taleplerine büyük özen gösterildiğini ifade etti.

Başbakan Nevvaf Selam ise, “İsrail’in geri çekilmesi ile silahın devletin tekelinde toplanması adımlarının eşzamanlı olması gerektiğini” vurguladı. Selam, “Amerikalı temsilciyle yaptığımız görüşme, hükümet programında açıkça belirtilen Lübnan’ın temel prensiplerinden hareketle gerçekleşti.” dedi.

Selam ayrıca, İsrail’in Lübnan topraklarından tamamen çekilmesinin, tüm düşmanca eylemlerin durdurulmasının, yeniden inşa sürecinin başlatılmasının ve esirlerin serbest bırakılmasının gerekliliğini vurguladı.

Çözüm için fikirler ve daha fazla müzakere ihtiyacı

Toplantıların içeriğine vakıf bir Lübnanlı yetkili, AA’ya yaptığı açıklamada, “Barrack’ın gerçekleştirdiği bu ziyaret ve temaslar, daha fazla müzakereye kapı araladı. Lübnan yanıtını sundu ve ABD’li temsilci bu yanıta olumlu yaklaştı.” dedi.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, “Lübnan’ın yanıtı hâlâ fikir alışverişi çerçevesinde ve henüz onaylanmak üzere Bakanlar Kurulu’nun gündemine sunulmamış durumda. Ayrıca nihai müzakerelere ilişkin herhangi bir takvim de belirlenmedi.” diye konuştu.

Lübnanlı yetkili, “ABD tarafının yanıtı inceleyip ilerleyen zamanda ek değerlendirmelerle geri dönme sözü verdiğini” aktardı.

“Barrack’ın sükunetli tavrı ABD’nin gerçek yüzünü yansıtmıyor”

Yazar ve siyasi analist Yusuf Diyab, AA’ya yaptığı açıklamada, Barrack’ın sergilediği diplomatik sükunetin ABD’nin gerçek tutumunu yansıtmadığına dikkati çekerek, “ABD, Hizbullah ve tüm yasa dışı silahlı grupların silahsızlandırılması talebinden hala vazgeçmiş değil. Lübnan’ın yanıtında herhangi bir takvimin yer almaması, Beyrut’un tutumunu zayıflatacak ve Tel Aviv’e tırmanış için fırsat verecektir.” ifadelerini kullandı.

Diyab, ABD Başkanı Donald Trump’ın, Washington’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldiği bu günlerde, “Lübnan’ın tutumuna dayanarak yeni ve sert bir tutum geliştirebileceğine” işaret etti.

Diyab değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Barrack’ın söylediklerini duyduk, kendisi deneyimli bir diplomat. Barrack’ın sükunetli tavrı ABD’nin gerçek yüzünü yansıtmıyor. Silahların devlet tekeline alınması son derece temel ve hayati bir mesele olarak görülüyor.”

Tom Barrack’ın Cumhurbaşkanı Avn ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamalarını değerlendiren Diyab, “Lübnan’ın yanıtında Hizbullah ve Filistinli grupların silahsızlandırılması meselesine dair herhangi bir takvim yer almaması ve konuların belirsiz bırakılması, bu durumun Lübnan’a olumsuz yansıyabileceği yönünde ciddi bir endişe yaratıyor.” dedi.

“Barrack esnek bir tutum sergiledi, ancak güvenlik garantisi sunmadı”

Siyasi analist Gassan Rifi, “ABD’li temsilcinin, kendisi gelmeden önce olumsuz senaryolar çizen birçok Lübnanlı siyasetçiden daha pragmatik bir tutum sergilediğini” kaydetti.

Barrack’ın, Lübnan’ın yanıtını olumlu ve yapıcı olarak nitelendirdiğini, silah meselesinin bir iç mesele olduğunu ve bu konuyu çözmek için uygun formülü Lübnanlıların kendilerinin bulması gerektiğini ifade ettiğine dikkati çeken Rifi, “ABD tarafı, Lübnan’ın güneyine yönelik İsrail saldırılarını durdurma konusunda herhangi bir taahhütte bulunmadı. Barrack esnek bir tutum sergiledi, ancak Lübnan’a güvenlik garantisi sunmadı. Bu da, ABD’nin sunduğu teklifin arkasındaki gerçek niyetlere dair Lübnanlılar arasında haklı bir endişe yaratıyor.” yorumunda bulundu.

Rifi değerlendirmesine şöyle devam etti:

“ABD ve İsrail’e büyük bir güven duyulmaması son derece doğal. Özellikle Tom Barrack, Lübnan tarafından verilmesi gereken zorunlu tavizlerden söz ederken, ABD tarafı İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarını durdurma konusunda hiçbir taahhütte bulunmadı. Bu durum, İsrail’in ülkenin güneyi ve Bekaa bölgesi dahil olmak üzere Lübnan’ın çeşitli bölgelerine yönelik saldırılarını ve vahşi hava operasyonlarını sürdürmesine olanak tanıyor.” dedi.

Rifi, ABD önerisinin yeniden gündeme geleceğini ve Barrack’ın siyasi liderlerle görüşmelerini sürdürmek üzere tekrar Lübnan’a döneceğini belirtti.

Siyasi analist ayrıca, Lübnan’da devletin zirvesinin (Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan) ise bu sürecin olumlu ilerlemesini ve üzerine inşa edilebilecek bir zemine dönüşmesini umduğunu ifade etti.

Barrack’tan net mesaj: Lübnan bir yol ayrımında

Siyasi analist Tony Boulos ise, Barrack’ın beraberinde “ABD’den açık bir mesaj” getirdiğini belirtti.

Boulos, “Barrack’ın getirdiği mesaj, Lübnan’ın önünde iki seçenek olduğu, ya Orta Doğu’nun yeniden şekillenen dengelerine ayak uydurmak ya da çatışmalar ve geri kalmışlık bataklığında kalmaya devam etmek yönündeydi.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD’li temsilcinin, silah dosyasının yönetilmesi konusunda sorumluluğu Lübnan devletine yüklediğini belirten Boulos, “eğer somut bir ilerleme sağlanmazsa, İsrail’in önümüzdeki dönemde atabileceği adımlardan ABD’nin sorumlu olmayacağını açıkça ifade ettiğini” hatırlattı.

Boulos, “Mevcut fırsat bir daha tekrarlanmayabilir. Lübnan, ya bölgesel istikrar projesine entegre olmayı seçecek ya da kenarda kalmaya devam edecek.” diye konuştu.

ABD’nin, İsrail’in Lübnan’a karşı önümüzdeki dönemde atabileceği adımlardan sorumlu olmayacağı izlenimini verdiğini kaydeden Boulos, Beyrut’un Washington’un sunduğu mesajları değerlendirmemesi halinde, ABD’nin geleneksel arabuluculuk rolünden örtülü bir şekilde çekilebileceği değerlendirmesinde bulundu.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack 7 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Nevvaf Selam ve Dışişleri Bakanı Yusuf Recci ile görüşmüştü.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Barrack, 19 Haziran’da Beyrut yönetimine “ülkedeki tüm silahların yalnızca devletin denetiminde toplanmasını öncelikli hedef olarak belirleyen” ABD önerisini sunmuştu.

Barrack, 27 Haziran’da konuk olduğu Al Arabiya televizyonunda, bölgesel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve “Hizbullah’ın askeri kanadı tamamen ortadan kalkmalı. Siyasi kısmı değil ama askeri yapısı kabul edilemez. Silahsızlanma için takvim belirlenmeli, mesela Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmeli.” ifadelerini kullanmıştı.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.