Barselona limanında, Filistin ile dayanışma ve İsrail’in Gazze’ye yönelik ablukasını kırmak için 44’ten fazla ülkenin desteğiyle yola çıkan Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Flotilla) girişiminde bulunan İrlandalı komedyen ve aktivist Tadhg Hickey, yolculuğun bir kahramanlık değil, ahlaki bir yükümlülük olduğunu söyledi.
Yaklaşık 50 gemi ve yüzlerce kişiyi bir araya getiren ve daha fazla geminin katılımının beklendiği Küresel Sumud Filosu, Gazze’ye bugüne kadarki en büyük deniz misyonu olarak adlandırılıyor.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Hickey, Küresel Sumud Filosu adıyla oluşturulan uluslararası sivil yardım filosuna bağlı teknelerle İspanya’nın Barselona kentinden Gazze’ye doğru yola çıktıktan bir gün sonra AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Yolculuğun bir kahramanlık olmadığını, ancak ahlaki bir yükümlülük olduğunu vurgulayan Hickey, “Neden ben olmayayım? Filistin için savunuculuğumuz açısından ihtiyaç duyduğumuz sonuçları elde etmek için kendim ekstra bir adım atmıyorsam, insanlara neden bir adım daha atmalarını söyleyeyim?” dedi.
Hickey, “Yaptığımız şeyde olağanüstü bir şey yok. Olağanüstü olan, Batı’nın başarısız olduğu bir dönemde bunu yapmak zorunda olmamız.” diye konuştu.
Barselona’dan ayrılışlarını aktaran Hickey, “Bu tür işleri benden çok daha uzun süredir yapan birçok kişi, bunun şimdiye kadar gördükleri en etkileyici filo yolculuğu başlangıcı olduğunu söyledi. Bizi uğurlamak için Barselona’da binlerce insan ve dünyanın dört bir yanından basın mensupları vardı.” ifadelerini kullandı.
Hickey, limanda Batılı ülkelerden daha fazla basın mensubunun olmamasının, kendisini hayal kırıklığına uğrattığını vurgulayarak, “Elbette tüm bu zararı veren ülkeler, Holokost veya soykırım ya da insan eliyle yaratılan kıtlık sırasında ilk gözlerini kapatanlar oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası aktivist koalisyonları tarafından organize edilen filo, son yıllarda ivme kazanıyor. Bu girişimde en az 44 ülkeden katılımcılar bulunuyor.
Hickey, bu duruma ilişkin “Hayatımda hiç bu kadar güzel bir insan topluluğu görmemiştim, herkes aynı fikir ve aynı amaca sahip. Çoğu insanın çocuğu var. Çoğu insanın işi var. Biliyorsunuz, kimse fotoğraf çektirmek için can atmıyor.” dedi.
Filoda bulunanların “temel bir şefkat duygusuyla bulunduğunu” belirten Hickey, bu kişilerin “özverili insanlar” olduğunu vurguladı.
Gemideki yaşamı anlatan Hickey, ranzada birkaç saat geçirdiğini, ardından güvertede uyuduğunu ve herkesin statüsüne bakılmaksızın rutin işleri üstlendiğini söyledi.
Hickey, “Papa olsanız bile, tuvaletleri temizlemeniz gerekiyor.” diye konuştu.
“Hepimiz Siyonist varlığın sıradan, masum insanları terörist olarak gösterme konusunda oldukça usta olduğunu biliyoruz”
Aktivistler yola çıkmadan önce, disiplin ve şiddetsizliğe odaklanan birkaç günlük bir hazırlık süreci geçirdiler.
Kendisini “terörist ve İran’ın ajanı” olmakla suçlayan İsrail medyasının haberlerine atıfta bulunan Hickey, “Yaptığımız her şey şiddet karşıtlığı teması altında koordine ediliyor. Hepimiz Siyonist varlığın sıradan, masum insanları terörist olarak gösterme konusunda oldukça usta olduğunu biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Hickey, İsrail’in 2010’da Gazze Özgürlük Filosu’na katılan Türk gemisi Mavi Marmara’ya baskın düzenleyerek 10 aktivisti öldürdüğünü hatırlatarak, önceki girişimlerde insanların “iftiraya uğradığını veya fiziksel saldırıya maruz kaldığını, hatta yıllar önce bazı Türk yoldaşların İsrail devleti tarafından öldürüldüğünü” de anımsattı.
Söz konusu olaylara rağmen aktivistlerin hala vazgeçmediğini vurgulayan Hickey, “Eğitim sırasında, odanın yaklaşık yarısı daha önce filolara katılmış kişilerden oluşuyordu.” dedi.
Aktivistlerin aldığı riskler
Hickey, “Elbette bir korku var. Bilinmeyene doğru gidiyorsunuz. Aslında benim en büyük korkum ailem için, çünkü İsrail hapishanesine atılmam ve iki, üç gün ya da daha uzun süre onlarla hiçbir şekilde iletişim kuramamam mümkün, hatta muhtemel. Kim bilir? Yani, artık çok daha uzun süreli tehditler savuruyorlar” diye konuştu.
Gitmek gibi bir isteklerinin olmadığını ancak “gitmek zorunda olduklarını” vurgulayan Hickey, “Batı hükümetleri bu kadar inanılmaz derecede korkak ve bu soykırıma bu kadar suç ortağı olmasaydı, bu durumda olmazdık.” değerlendirmesinde bulundu.
Hickey, İrlandalı aktivistlerin çoğunun da aynı şekilde hissettiğini ekledi.
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 31 Ağustos’ta, İsrail Kabinesi’ne filoya yönelik, aktivistleri uzun süreli gözaltında tutmayı da içeren bir plan sundu.
Yeniden yolculuğa çıkan iklim aktivisti Greta Thunberg gibi aktivistleri taşıyan başka bir filo, haziranda Gazze yakınlarına ulaşmıştı. Ancak İsrail güçleri gemiyi ele geçirmiş ve aktivistleri sınır dışı etmişti.
“Hareket giderek büyüyor”
Hickey, Barselona limanındaki durumun, farklı bir dünyanın görüntüsünü sunduğunu belirtiyor.
Barselona limanının “bir rüya gibi” olduğunu belirten Hickey, “Oradaki manzara, herkesin ‘Dünya böyle olmalı, herkes Filistin için ayağa kalkmalı, çünkü bu siyasetle ilgili değil. Mesele, onların (İsrail’in) Gazze’ye bebek maması girmesine izin vermemesi.’ düşüncesine sahip olması gibi bir şeydi.” dedi.
İsrail’in karşı karşıya olduğu zorluğa değinen Hickey, bunun bireylerden değil, büyüyen, birleşik bir muhalefetten geldiğini vurguladı.
Hickey, “İsrail’in karşı karşıya olduğu en büyük sorun kollektiflik. Ve bence korkmaları gereken de bu, çünkü insanlar onların korkunç şiddetinden dehşete düşüyor. Bu yüzden, hükümetlerin yapmadığını giderek daha fazla sivil yapıyor.” diye konuştu.
Bu filonun son olmayacağına dair inancını dile getiren Hickey, “Siyonist varlığın büyük bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Yolculuğumuzda başımıza ne gelirse gelsin, bir şeyden eminim. Aktivistler durmayacak. Başımıza ne gelirse gelsin, durmayacaklar. Hareket giderek büyüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Küresel Sumud Filosu
Arapça “kararlılık” veya “sarsılmaz azim” anlamlarına gelen Sumud, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın ardından Filistin halkı arasında baskı ve direnişi anlatan bir kavrama dönüştü.
Sumud kavramı, Filistinlilerin topraklarında kalması, Filistin kimliğinin ve kültürünün canlı tutulması ile şiddet içermeyen sivil itaatsizlik gibi yollarla işgale direnip alternatif kurumlar inşa etme yollarının aranmasını ifade eder.
Filistin’le ilgili sanatsal etkinliklerde, zeytin ağacı ve köylü hamile kadın sembolleri bu kavramı tasvir etmek için kullanılır.